SARS-COV ve SARS-COV-2 ile yapılan çalışmalarda virüs kadar enfekte olan bireyin bağışıklık cevabının da önem arz ettiği görülüyor. Bazı bireylerde virüse verilen cevap lokal olarak solunum yolları üzerinde sınırlı kalırken çoğunlukta sistemik bir cevabın geliştiği görülmüş. Bunlardan hangisinin daha koruyucu olduğndan emin olamayız ama sorun şu ki sistemik bağışıklık cevabını kan testleriyle ölçüp ortaya koyabiliyorken lokal bağışıklığı ölçemiyoruz.
Aşı ile sistemik bağışıklık elde edebiliyoruz çünkü şuandaki aday aşılar kas içi enjeksiyonla uygulanıp antikor oluşumuna yönelik. Hayvan deneylerinde aşının saha suşuyla challenge'a karşı korunma sağladığı gösteriliyor. Tabi insanlarda saha suş ile challenge deneylerini etik olarak uygulayamıyoruz.
Aşının koruyuculuğunun ne kadar süreceğini ortaya koyacak verimiz henüz yok. Ama SARS-COV-2'ye %70'in üzerinde benzerlik gösteren Sars-cov-1'i atlatan bireylerde 2 yıla kadar bağışıklık cevabın varlığını tespit etmişler.
Aşı konusu artık politik bir konu halini aldı ve toplumsal kutuplaşmada aşı karşıtlığı bir cephe oluşturuyor. Sanırım bu yüzden bu konuyu konuşmak eskisi kadar kolay değil. Iklim değişikliği de benzer bir şekilde duygusal tepkilerin yükselmesine sebep oluyor.
Kaynaklar
- M. Z. Tay. Kovid-19'Un Kutsal Üçlemesi: Bağışıklık, Yangı Ve Müdehale. (17 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2020. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı