Evrim Ağacı bu konuda da gerçeklik analizi yapmış, ona geçmeden önce biraz bilgi vereyim:
Hacamat (Arapça: حجامة, Hijamah, hajamat), deriden ufak ensizyonlardan vakum yolu ile kan alınmasıdır. Genellikle iki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden bardak veya boynuzla alınır. Argoda hafif yaralama olarak kullanılmaktadır.
Hacamat modern tıpta sözdebilim olarak karakterize edilir, yapılışı ise sahte doktorluk olarak değerlendirilir. Sağlığa olumlu bir etkisi olduğuna dair herhangi bir kanıt yoktur, zarar verme olasılığı vardır.
Hacamat yönteminden, Milattan önceki dönemlerden kalma Hint tıp yöntemleri olan Ayurveda metinlerinde bahsedilmiştir. Antik dönemlerde Mezopotamya, Mısır ve Yunanistan'da uygulanmıştır. Hacamat, İslam dininde Muhammed'in tavsiye ettiği bir sünnet olarak kabul görür. Çeşitli hadisler buna kaynak gösterilir.
Hacamat derinin bir neşter yardımıyla çizilip ağzı geniş olan bir bardak, boynuz ya da şişe gibi aparat ile oluşturulan emme gücüyle kanın çekilmesi şeklinde yapılır. Çay bardağı ve yakılan bir pamuk ile aynı emici basınç gücü de oluşturulabilir. Geleneksel olarak ağrı, sızı veya hastalık olan organa yakın yerlere yapılır. İlk seferde üst sırt bölgesindeki bazı noktalara yapılması tavsiye edilir, kafaya yapılması tavsiye edilmez.
Bu konuda Evrim Ağacında yapılan gerçeklik analizinde gerçeklik oranı 0/10 olarak verilmiş.
İddia
Hiç öyle tıbba falan gerek yok. Hacamat delilikten cüzzama, gece körlüğünden baş ağrısına, diş hastalıklarından göz hastalıklarına, kanserden kısırlığa, mideden romatizmaya, bağırsaklara, böbreklere ve zihinsel hastalıklara kadar 70'ten fazla hastalığın tek başına tedavisidir!
Gerçek Ne?
Hacamatın bugüne kadar istikrarlı bir şekilde tedavi edebildiği herhangi bir hastalık tespit edilememiştir. Olumlu etkiye sahip olduğu sanılan hastalıklarda plasebodan fazla bir etki gözlenememiştir. Hacamatla ilgili söylenenler sadece şehir efsaneleri ve anekdotal anlatımlardır. Bunların bilimsel hiçbir geçerliliği olmadığı gibi, hacamatı geçerli bir tedavi yöntemi olarak sunmak için kullanılamazlar.
İddianın Kökeni
Hacamatın işe yaradığı iddiası, diğer sahtebilim uygulamalarında da olduğu gibi, halk arasında yayılan hatalı inançların plasebo etkisinden (tedavi gördüğünü düşündüğünüz için iyileşmekten) kaynaklanmaktadır.
Bilgiler
Hacamat, ya da kan kupalama (bardak çekme, kupa çekme) tedavisi, içerisindeki hava ısıtılmış ya da emilmiş kapların vücuda yerleştirilmesi sonucunda oluşan basınç farkından ötürü kanın kılcal damarların çatlamasıyla deriden dışarı sızması yöntemiyle yapılan antik bir "alternatif tıp" (sahtebilim) yöntemidir. Vücuda yerleştirilen bardak benzeri kaplar çeşitli bölgelerde 5-15 dakika boyunca bırakılır ve bu süre boyunca kişi, söz konusu kapların içerisine doğru yavaşça kanar. Bu kanama sayesinde bağ doku ve kaslar gibi yapıların iyileştiği iddia edilmektedir. Kanamanın varlığına veya yokluğuna bağlı olarak "kuru" veya "ıslak" hacamat yöntemleri bulunmaktadır. Hacamat, Arapçadaki el-hacm, yani "emmek" sözcüğünden türetilmiştir.
Her ne kadar din tüccarları tarafından dini bir uygulama gibi pazarlanmaya çalışılsa da, söz konusu sahte tedavi yönteminin tarihi Milattan Önce 3000'li yıllara kadar, yani modern zamanlarda kabul gören dinlerin yaratılmasından çok daha önceye kadar girmektedir. En güvenilir kanıtlar arasında, hacamat uygulamasının MÖ 1550 yılında Antik Mısır'da uygulandığına dair bilgiler barındıran Ebers Papirüsleri bulunmaktadır. Ayrıca Çin'de MÖ 1000'li yıllarda bile bu yöntemin uygulandığına dair arkeolojik kanıtlar bulunmaktadır. Antik Yunan'da Hipokrat'ın MÖ 400 yılında iç hastalıkları ve yapısal problemleri tedavi etmek için hacamat yöntemine başvurduğu bilinmektedir. İslam coğrafyasında ise hacamatın tavsiyesine dair ilk izlere MS. 7. yüzyılda İbn-Abbas'a kadar gitmektedir.
Hacamata Yönelik Erken Araştırmalar
Hacamatın tıbbi faydaları olup olmadığı konusu, yöntemi ciddiye alıp da hakkında araştırma yapan bilim insanı sayısının oldukça az olmasından ötürü bir miktar muğlaktır. Dahası, böyle bir metodun etkili olup olmadığını anlamakta kullanılan çifte kör testinin uygulanması da mümkün değildir; zira terapistin böyle bir konuda "kör" olarak araştırma yapması imkansızdır. Ancak 2008 yılında Viyana Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü eski başkanı ve Exeter Üniversitesi Tamamlayıcı Tıp Bölümü eski profesörlerinden olan akademik hekim ve araştırmacı Edzard Ernst'ün kaleme aldığı "Kandır ya da Tedavi Et" başlıklı kitapta anlatıldığı üzere, hacamatın herhangi bir tıbbi fayda sağladığına dair bugüne kadar ortaya konmuş hiçbir bilimsel araştırma bulunmamaktadır. Kitapta, bugüne kadar yapılan konuyla ilgili tek kontrollü deney sonucunda, hacamatın ağrı ve acıda herhangi bir azalmaya neden olmadığının tespit edildiğini ilan etmektedir. Amerikan Kanser Derneği, hacamatın kanseri tedavi etmek bir yana dursun, herhangi bir sağlık faydası olduğuna dair hiçbir bilimsel veri olmadığını ilan etmiştir. Dahası, söz konusu uygulamanın deride yanıklara neden olarak hastalara daha fazla zarar verebileceği konusunda da halkı uyarmışlardır.
Hacamat Savunucularının Favori Araştırması
Hacamat savunucularının bilimsel arenada kendilerine yer bulabilmek adına en sık kullandıkları kaynak, 2012 yılında yapılan ve PLOS One dergisinde Huijian Cao, Xun Li ve Jianping Liu tarafından yayınlanan "Hacamatın Verimliliğine Dair Güncellenmiş Bir Araştırma" başlıklı makaledir. Söz konusu makalede, hacamatın birkaç tıbbi sorunu tedavi ettiğine dair bulgular ortaya konmuştur. Her ne kadar hacamat savunucuları bu veriye heyecanla sarılmış olsalar da, makalenin tümünü okumamış olmalarından kaynaklı bir sorun bulunmaktadır. Araştırmacılar, bulgularının istisnasız her birinin çok yüksek miktarda istatistiki önyargı riski taşıdığını, dolayısıyla nihai bir cevap bulmanın mümkün olmadığını makalelerinde belirtmişlerdir.
Bunun nedeni şu: Araştırmacılar, pasif kontrol grubu denen bir grup kullanmak durumunda kalmaktadırlar. Bu kişilere hiçbir tedavi uygulanmamaktadır, sahte bir kupalama girişimi bile yapılmamaktadır. Ancak bu durumda, hacamat yaptırılan kişilerin gerçekten hacamatın etkileri nedeniyle mi, yoksa sadece plasebo etkisi dolayısıyla mı iyileştikleri tespit edilememektedir. Bu da, hacamatın işlevselliğine yönelik istatistikleri kuşkuya düşürmektedir.
Öte yandan bilimsel araştırmaların olmazsa olmazı olan kör test de uygulanamamaktadır. Kör testte denekler, tedavi alıp almadıklarını bilmemelidirler. Hacamatta kör test uygulanamaz; çünkü hastaya kupalama yapıp da, tedavi almadığını söylemek mümkün değildir. Dahası, kupalama yapılan bireylerin fiziksel görünümünde bariz değişimler (meşhur mor yuvarlaklar) oluşmaktadır. Bu durumda bir grup deneğin kör olarak test edilmesi imkansız olmaktadır.
Bunun üstesinden gelmeye çalışan uzmanlar, sahte tedavi denen bir yönteme başvurarak, hacamatın işlevselliğini teste tabi tutmaya çalışmışlardır. Bu yöntemde, kontrol grubu olan ve gerçek tedavi almayacak olan hastalara da kupa bağlanmıştır; ancak bu kupaların tepesinde bir delik vardır ve gerçek anlamda hacamat uygulaması yapılamaz. Yine de kişiler derilerinin çekildiğini ve tedavinin uygulandığını sanarlar. Ne var ki böyle yapılan çalışmalar da sonuçsuz kalmıştır; çünkü 2015 yılında Almanya'da yapılan bir çalışmada, sahte tedavi alan kişilerin neredeyse her seferinde sahte tedavi aldıklarını fark ettikleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla kör test burada da işlevsiz kalmıştır.
Ayrıca yapılan bazı diğer araştırmalar, hacamatın çok zayıf veya obez insanlarda son derece riskli bir uygulama olduğunu göstermektedir.
Hacamatın Olası Yararları
Bugüne kadar etkili bir şekilde hiç gösterilememiş olsa da, hacamat gibi kan akıtma yöntemlerinin faydaları arasında olan tek unsur, ağrıların azaltması olabilir. Burada olan etki, masaj yoluyla kas ağrılarının azaltılmasından çok farklı değildir. Kupalanan kaslar, masajda olduğu gibi sündürülüp gerdirildiği için kişide gevşemeye neden olabilir. Yerel olarak kan akışının artmasının iltihaplanmalara iyi geldiğine dairse herhangi bir mantıklı açıklama bulunmamaktadır - ve böyle bir ilişki bugüne kadar gösterilememiştir. Mayo Clinic Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Programı direktörü Dr. Brent Bauer şöyle diyor:
Bence hacamatın nasıl çalıştığının bilimi henüz çözülebilmiş değil. Bu yöntem kısmen daha güvenli olduğu için, egzersiz, beslenme, yaşam biçimi müdaheleleri gibi diğer kapsamlı tedavi yöntemleri arasında uygulanabilir. Eğer bu yöntem bana fayda sağlıyorsa, eğer acımı dindiriyorsa, o zaman hastalara bir miktar tercih hakkı bırakmakta ve açık fikirli olmakta fayda var gibime geliyor.
Hacamatın Yan Etkileri
Her gerçek tedavi yönteminin olduğu gibi, bu tarz bilimsel olmayan sözde-tedavi yöntemlerinin de yan etkileri bulunmaktadır. Hacamatın yan etkileri arasında baş dönmesi, halsizlik, terleme, mide bulantısı, kupalanan bölgede açık yaraların oluşmasına bağlı bakteriyel enfeksiyonlar, deri yaralanmaları ve hematom bulunmaktadır. Özellikle de hijyensiz bir şekilde yapılan hacamat işlemi sırasında hepatit ve HIV gibi hastalıklar hastada oluşacak açık yaralarla bulaşabilir.
Güncel Çalışmalar, Hacamatın İşlevsiz Olduğunu Gösteriyor
Hacamat ile ilgili günümüze kadar yapılmış en kapsamlı araştırma 2014 yılında yapılmıştır. Bu araştırmada, Klinik Uygulama Yönergesi (KUY) takip edilerek o tarihe kadar konuyla ilgili yapılmış sistematik inceleme ve meta-analiz sonuçları değerlendirilmiştir. Araştırmaya katılan toplamda 13 KUY'dan sadece 1 tanesi hacamatın işlevsel olabileceğini ileri sürerken, 12 tanesi ya tamamen işlevsiz olduğu ya da herhangi bir şey belirtmek için yeterli veri bulunmadığı sonucuna varmıştır. University College London'dan farmakoloji profesörü David Colquhoun şöyle söylemektedir:
Hacamatın hiçbir mantığı bulunmamaktadır. Kanamayla tedavi etmek, 18. yüzyılda yaygın olarak kullanılan bir yöntemdi. Ta ki, bu yöntemin zararlı olduğu tespit edilene kadar! Vücudunuza bir emme kabı koymak derinin sıkışmasına neden olur ve bu da kan akışını arttırır. Ancak bunun herhangi bir hastalığı tedavi ettiğini düşünmek gülünçtür. Bunun hiçbir geçerli yolu bulunmamaktadır ve insanları kandırarak onların paralarını çalmak için uydurulmuş dahiyane yöntemlerden bir diğeridir.
Plasebo, Tedavi Yöntemi Demek Değildir!
Aslında hacamat uygulama olarak işe yaramamaktadır; ancak bunun işe yaradığına fazlasıyla inanan (veya işe yaramasına umut bağlayan) insanlar tarafından bu tedaviye başvurulduğu için, hiç tedavi olmamaya göre kısmen yüksek bir iyileşme oranı görülmesi olasıdır. Lakin bir yöntemin tıbbi olarak geçerli bir tedavi yöntemi olabilmesi için, sadece tedavi olmamaya nazaran daha yüksek iyileşme oranlarına sahip olması yeterli değildir. Zira bunu herhangi bir plasebo yöntemiyle rahatlıkla başarabiliyoruz. Bir metodun geçerli bir tıbbi tedavi yöntemi olması için, o metodun plasebo tedavisinden de en azından istatistiki olarak dikkate değer bir miktarda daha etkili olması gerekmektedir. Hacamatın bu şekilde bir yöntem olduğuna dair hiçbir güvenilir bilimsel veri bulunmamaktadır. Dolayısıyla hacamatın işlevsel bir tıbbi tedavi yöntemi olduğunu düşünmek tamamen hatalıdır. Prof. Dr. Edzard Ernst şöyle söylemektedir:
Hacamatın herhangi bir hastalığı tedavi ettiğine dair hiçbir iyi kanıt bulunmamaktadır. Tabii ünlülerin dikkat çekme merakını tatmin etmekten başka...
Anekdotal Anlatımlar Kanıt Değildir!
Bu tip konulardaki en yaygın itiraz, "Ama ben (eşim, kaynım, nenem, arkadaşım, dostum, vs.) yaptırdım, harika çalıştı, her türlü şikayetim (migrenim, baş ağrım, kas ağrım, fıtığım, vs.) geçti!" şeklindeki iddiadır. Hatta internetin bu tarz görgü şahitliğine dayalı sesleri katlayarak arttırması sayesinde bu iddialar kolaylıkla destekçi de bulabilir.
Ancak bir şeyi denediğinizde sizin için çalışmış olması, o şeyin gerçekten çalıştığı anlamına gelmemektedir. Bilim, "Bir kere çalıştıysa kesinlikle çalışıyordur." şeklinde bir yaklaşıma sahip değildir. Keza, görgü şahitliği bilimsel kanıt seviyesinin en düşük seviyeli olanıdır; "Ben gördüm." ya da "Bende çalıştı." demenin neredeyse hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur.
Evet, sizde çalışmıştır. Belki plasebo etkisinden ötürü, belki henüz keşfedilmeyen bir faydası olduğundan ötürü... Ancak her iki durumda da, kulak vermemiz gereken, kontrollü bir şekilde yapılmış ve çok sayıda deneği/denemeyi içeren çalışmaların sonuçlarıdır. Çünkü bu çalışmalara katılan insanların %90'ında bu işe yaramamış olabilir; ancak o %10'luk dilim halen vardır. Bu %10, çeşitli diğer sebeplerle de iyileşiyor olabilir ve siz, o diğer sebeplere sahip kişilerden biri olabilirsiniz! Bu demek değil ki hacamat çalışmaktadır veya normal bir tıbbi prosedür olarak tavsiye edilmelidir. Önemli olan, %90'da çalışmıyor olmasıdır. Dahası, plasebo etkisi gibi etkileri görmezden gelecek olursanız, istatistiki önyargılar dolayısıyla çok hızlı bir şekilde tamamen hatalı sonuçlara ulaşabilirsiniz.
Bilim insanları, kör bir şekilde bu tarz "alternatif tedavi" yöntemlerini reddetmemektedirler. Alanda yeni araştırmalar yapıldıkça, bilim de görüşlerini günceller ve gerçeğe en yakın görüşü doğru kabul eder. Eğer bir gün hacamatın müthiş işlevsel olduğunu keşfedecek olsak bile, şu anki veriler ve bilgiler ışığında tamamen işlevsiz olduğunu söylemek durumundayız. Çünkü akademik çalışmalar bunu gösteriyor. Yanlış bir tıbbi tavsiyenin, kişilerin hayatlarını karartabileceğini asla unutmayınız.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (1 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 1 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Hacamat-Vikipedi. (1 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 1 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı