Tabi ki var! Örgütlenmek...
İlkel komünal dönem sonrası köleci toplumun sınıfları yarattığı günden bu yana kölelik farklı görünüm ve isimle hep süreğen bir olguya dönüşmüştür.
Ardından gelen feodal toplumda efendilerin adı derebeyi, kölelerin adı serf olmuştur. ( Toprak ağası ve toprağa bağımlı köylü)
Takip eden ve şu an devam eden kapitalist toplumda ve özellikle Fransız İhtilali sonrası (1789) serf, tebaa vb. hiç bir hakka sahip olmayan bir zaman köle olanların torunları yavaş yavaş haklarını elde etmeye ve yurttaş, vatandaş sıfatı ile hak sahibi birey olarak tanımlanmaya başlamıştır. Ancak bu uzun sürmemiştir.
Fransız ihtilalini birlikte yapan kent soyluları (Burjuvalar) ile o günkü müttefikleri köylüler, ihtilal sonrası ortaklaştıkları eşit hak temelli Fransız Yurttaş Hakları Bildirgesi, kısa bir süre içinde kağıt üzerinde kalmış ve kralları köylüler ile birlikte deviren Burjuvalar, ortaklarına ( köylülere) ihanet ederek devirdikleri kralların tahakküm koltuğuna oturmuştur
Artık devir paranın kutsandığı kapitalizmin devridir. Burada sanayi devrimi ile birlikte köylerin boşalıp şehirlere akması neticesinde , eski ağalar patron eski köylüler işçi olarak adlandırılacaktır.
Yine iki sınıf fakat öncekilerden farkı bu iki sınıf bireylerinin kağıt üstünde de olsa eşitliğini öngören anayasaları var.
Fakat gerçek hayatta asla böyle bir eşitlik olmamıştır ve olmayacaktır çünkü bu kapitalizmin sömürücü ( artı değer) doğasına aykırıdır.
Bir tarafta üretim araçlarına sahip olan burjuvaların her şeye hükmetmesi ve sömürüye dayalı muazzam bir zenginlik, öbür tarafta emeği dışında satacak bir şeyi olmayan işçi sınıfı.
Üstüne bir de bu dönemde kapitalizmin en üst aşamaya, emperyalizme evrilişi neticesinde işçi sınıfının sadece ölmeyecek kadar bir gelir ile ve milyonlarca işsiz sınıfdaşı ile terbiye edilmesi modern köleliğe giden yolu açmıştır.
Çaresi var mı? Elbette.
Kafası karıştığında akıllı insanın yaptığı gibi soru sorarsak cevaba ulaşabiliriz.
Soru: Burjuvazi, bunca azlığına rağmen, bunca hantallığına rağmen, bunca haksızlığına rağmen ve aslında bunca güçsüzlüğüne rağmen nasıl oluyor da egemen?
Ya da tersinden sorarsak; İşçi sınıfı bunca sayıya, üretkenliğe, haklılığa ve güce rağmen nasıl modern köleliğe rıza gösteriyor?
Cevap: Çünkü burjuvazi yaşamın her alanında ve genellikle devlet eli ile örgütlü.
Ya da tersinden: Çünkü işçi sınıfı dağınık. Din, mezhep, ırk, dil, sosyal statü, renk, cinsiyet vb. yapay nedenlerle atomlarına kadar ve kim olduğunu unutacak kadar (yabancılaşma) ayrışmış.
Çare: Ör-güt-len-mek!
İşçi sınıfı için "Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar" ifadesinin manası budur.