Günlük Öz Kimlik Kaydıdır! Kesintisiz “OTOBİYOGRAFİ”dir...
Günlük tutmak bize yürüdüğümüz hayat yolunda geriye dönük her baktığımızda, ileriye daha isabetli adımlar atmamıza olanak verir.
Günlük tutmak hem yazı karakterimizin gelişimine hem de buna bağlı dilimizin, kelime haznemizin ve dolayısı ile olay ve olgulara bütünlüklü bakabilme yetimizin gelişimine katkı sağlar.
Günlük tutmak aynı zamanda şekillenen ve sürekli gelişen-değişen iç dünyamızın ( her yönü ile; siyasi, sosyal, kültürel, psikolojik vb.) karakterimizi azar azar biçimlendirişinin panoramik kaydını oluşturur ve ihtiyaç duyduğumuzda bize kendimiz ile ilgili muazzam bir veri bankası hizmeti sunar.
Günlük tutmak bizi daha nazik, anlayışlı, kapsayıcı ve sabırlı yapar. Nereden nereye geldiğimizin izdüşümünü önümüze serdiğinden en aşılmaz yolların aşılabileceğini somut olarak ortaya koyar ve bizi hem cesaretlendirir hem de umudumuzu diri tutar. Ki bu çağda en çok ihtiyaç duyduğumuz iki şey…
Günlük tutmanın bu güne kadar çevremde (öğrencilerimde) gözlemlediğim nadir de olsa olumsuzluğu da var ne yazık. Bu da tamamen bize bağlı aslında. Temel mesele günlüğü ne için tuttuğumuz ve esas olanın ne ve kim olduğu.
Şayet nesnel olarak patron her daim biz isek sorun yok fakat günlüğümüz ilgili günler, sadece bize özgü duyguların yanında o güne özgü nesnel, eleştirel verileri de içermiyor ise; , öfkemizin, iç buhranımızın, bencilliğimizin ve öznel bakışımızın her koşulda bizleri haklı çıkaracak bir kaydından ibaret olursa, o günlük bir müddet sonra patronluğa da soyunur ve öznel olarak hayatımıza yön vermeye başlar.
Bu aşamada günlüğümüz ve biz, “dinlemek onaylamaktır” ön kabulü ile karşılıklı birbirini dinleyip onaylayan şıracı ve bozacıya döner.
Bunun önüne geçmek için günlüğe hakkını vermek ve mümkün olduğunca nesnel olana da günlüğümüzde yer vermek araçlardan biridir. Bir diğeri ise arada bir belirli gün sayfalarını güvendiğimiz bir dostumuz ile eleştirel düzeyde birlikte okumak.
Öğretmenlik hayatım boyunca günlük tutan ile tutmayan arasındaki; kendine güven, kendini ifade ve çok yönlü bakış vb. konulardaki bariz farkı gördüğümü net olarak söyleyebilirim.
Günlük tutmak için hiçbir yaş geç değildir…Bir ay içinde farkı net görürüz. Tabi günlüğümüzün içeriği aynı zamanda hayatımızın içeriğine doğrudan bağlıdır. Ne kadar çok yönlü ve doyurucu yaşam, ne kadar uğraş-emek, ne kadar eleştirel ve üretken bir gün, o kadar dolu günlük…Denersek ne kaybederiz!