Göz bozuklukları dediğimiz miyop, hipermetrop, astigmat gibi refraksiyon kusurları hocam, büyük oranda genetik temellere dayansa da, tamamen genetik faktörlerden kaynaklandığını söylemek eksik olur. Genetik yatkınlık elbette çok önemli bir etkendir; özellikle bir bireyin anne ya da babasında veya her ikisinde de göz bozukluğu varsa, bu bireyde benzer problemler görülme olasılığı artar. Ancak, çevresel faktörlerin de göz sağlığı üzerinde ciddi bir etkisi vardır ve bu durum son yıllarda yapılan birçok çalışmayla daha net bir şekilde ortaya konmuştur.
Örneğin, miyopinin gelişiminde genetik yatkınlık kadar çevresel koşullar da etkili olur. Uzun süre yakın mesafeye odaklanmak – kitap okumak, bilgisayar ya da telefon ekranına yoğun şekilde maruz kalmak – miyopinin ilerlemesini tetikleyebilir. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde geçirilen ekran süresi, açık havada geçirilen zamanın azlığı gibi durumlar, miyopi riskini artıran faktörler arasında yer alır. Bununla birlikte, eğitim düzeyiyle miyopi arasında da bir ilişki bulunduğu görülmüştür; daha yoğun akademik çaba sarf eden bireylerde miyopi oranlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
Ayrıca, modern yaşam tarzı ve teknolojinin hayatımıza entegre olmasıyla birlikte, genetik olmayan nedenlerle de göz yorgunluğu ve odaklama problemleri artmıştır. Astigmatizma gibi bazı bozukluklar da genetik olabilir ama travmalar, ameliyatlar veya göz yapısındaki düzensizlikler sonucu sonradan da ortaya çıkabilir.
Kısacası hocam, göz bozukluklarının yalnızca genetik nedenlere bağlı olduğunu söylemek yanıltıcı olur. Genetik miras elbette temel belirleyicilerden biridir ama yaşam tarzı, çevresel faktörler ve bireyin göz sağlığına gösterdiği özen, bu konuda en az genetik kadar belirleyici olabilir. Özellikle çocukların düzenli olarak göz kontrollerine götürülmesi, açık havada vakit geçirmesinin teşvik edilmesi ve ekran başında geçirilen sürenin dengelenmesi, bu tür bozuklukların ilerlemesini önlemede çok önemlidir.