Bilimin ilk bakışta “basitleştiriyor” gibi bir algısı var ancak derine inildikçe bunun aslında tam tersi olduğunu fark edeceksiniz. Biz çoğumuz aslında temel bilimlerin ana konularına hakimiz, bu yüzden konunun özünü algılayamıyoruz. Örnek vermek gerekirse biz atomu üç ana ögeden oluşuyor zannediyoruz: proton, nötron ve elektron. Halbuki derine indikçe protonların kuarklardan, kuarkların kuantum ölçekte boyutsuz maddelerden gibi gibi şeylerden oluştuğunu öğreniyoruz ve bunları ölçerken çok ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu sonuçların dengesizliği o atomu madde olmaktan çıkarıp anında enerjiye dönüştürüyor. Yani iş o kadar da basit değil. Atom denen yapı birimleri kendi içlerinde bir evren. Hiç düşündünüz mü? Aynı proton, aynı nötron ve elektron. Sayı değişince hem kimyasal hem de fiziksel etki değişiyor. Bir bakıyorsunuz o elementlerden bazıları bir araya gelip kezzap gibi zehirli bir maddeye dönüşmüş, bir bakıyorsunuz yediğimiz bir yiyecekte veya ilaçta bize şifa olmuş.
Özünde bırakın basitleştirilmesini, hayretler içerisinde şaşırılması gereken şey tam olarak bu: Atomların belli doğa kanunları ile milyonlarca sene içerisinde bilinç kazanmış biz insanlara dönüşmesi. Yani düşündükçe akıl alır gibi değil! Burada şu hataya düşülüyor, sanki süreci açıklayınca bir havası ve şaşaası kalmıyormuş gibi algılanıyor. Oysaki bu cahilane bir tavırdır, bir şeye hayret etmek için o şeyin özünü bilmemek gerekmez. Aksine bilmek, bilim kültürü edinmiş biri için hayretini kat be kat artıracak bir durumdur. Zaten bu hayret olmasa bilim yapılmaz.
Sosyal medyaya bakmayın, ordaki kesim genelde ön plana çıkmayı sevdiği için belli bir özgüvenle “zaten her şey bulundu, bak işte bu böyleymiş, senin dediğin yanlış” gibi cümleler kurmayı seviyorlar. Bu kesimler genelde hap bilgileri seven, çoğunlukla oksipital lopları frontal loplarına baskın olan kişilerdir (yani oyun, eğlence, video gibi şeyleri; bilimsel makale okumak, edebiyatla ilgilenmek, uzun uzadıya düşünmek gibi eylemlere tercih eden ve bundan haz alan kişilerdir). Elbette kınamıyorum, herkesin kendi yaşantısı ancak hayatı bu kadar sıradanlaştırarak ve kısa vadeye indirgeyerek bir yere varılmayacağı çok açık.
Bugün evimizde kurtulmaya çalıştığımız haşeratların doğasını anlamak, her gün açtığınız buzdolabının nasıl bir mühendislik ile tasarlandığını kavramak, TV’den çıkan fotonların beyniniz tarafından nasıl yorumlandığını bilmek bu dünyada para ile değil emek ile sahip olabileceğiniz en mükemmel şey!
Ve şahsi görüşümdür, bütün bu evren ve hâlâ anlamakta zorlandığım insanoğlu benim bir Tanrı’nın var olduğunu düşünmeme yetiyor. Ben kafamı göğe kaldırıp düşünürüm, Tanrı’yı görürüm; başkası kaldırıp düşünür, sadece boşluk görür. Ancak sahip olduğumuz bir tek ortak payda var, o da BİLİMDİR. Bilim sadece gerçekleri söyler, bilim dışında neye sarılırsanız sarılın belli yalanlarla harmanlanmış ideolojilerin elinde çürümeye mahkumsunuz. İyi günler dilerim.