Einstein, basitçe genel görelilik ile kütleli cisimlerin uzayzaman dokusunu büktüğünü söyler. Bunu gergin bir kumaş parçasının ortasına ağır bir cisim koyduğunda kumaşın ortasında oluşacak çökme olarak hayal edebilirsin. Bu kütlenin çevresinde düzgün bir yolda gidecek şekilde bir top fırlatırsan, topun ağır cismin oluşturduğu bükülmeyi takip edeceğini ve düz yolundan sapacağını görürsün. Aynen bu şekilde kütlesiz ışık uzayzamanda yol alırken herhangi bir ağır cismin oluşturduğu bu bükülmeyi takip edecektir. Einstein ışığın bu bükülmesini genel görelilik denklemleri kapsamında hesaplayabilmiştir. Sir A. Eddington 1919 yılında oluşacak olan güneş tutulması sırasında güneşin arkasında kalacak olan yıldızın ışığının güneşin yakınından dünyaya gelirken yapacağı kırılmanın Einstein'ın hesaplamalarıyla uyumlu olup olmadığını gözlemlemeye çalışmıştır. Güneşi seçmesinin sebebi bence o zamanki şartlarda gözlem yapabileceği en yakın ve en kütleli cismin güneş olmasından dolayı idi. Bu bahsettiğimiz kırılma açısı o kadar küçük bir açı ki güneşten daha hafif bir gök cismi ile tespit etmek daha da zor olacaktı. Einstein'ın hesaplarına göre güneş gibi ağır bir cismin bile oluşturacağı bu açı yanlış hatırlamıyorsam 1.75 arcsaniye idi(1 arcsaniye 1 derece açının 3600'e bölünmesidir). Güneş tutulmasını seçmesinin sebebi ise güneşin önüne gelen ay güneş ışığını kesecek ve arkasında kalan yıldızların ışığı daha belirgin olacaktı. Şimdi koca koca galaksilerin arkasında kalmış olan galaksileri bile kütleçekimsel merceklenme sayesinde çok iyi gözlem araçlarımızla tespit edebiliyoruz. Ama o zaman için güneş seçilebilecek ve kütleçekimsel merceklenmeyi tespit edebileceğimiz en iyi seçenekti.