Aslında bu konuda birçok etmen var.
Ancak bir çok dönem farklı kültürler farklı şekilde birbirleriyle etkileşim halinde olmuştur. Kimi zaman biri diğeri ile sentezlenmiş kimi zaman ise bir kültür diğerini asimile etmiştir. Son iki yüz yıldır kültürümüzde özellikle batı etkisini görmekteyiz. Bunun en büyük nedenlerinden biri de batılı devletlerin daha medeni ve daha gelişmiş olduğunu kabul etmemizdendir. Halbuki hiçbir kültür hiçbir zaman biribirinden üstün olmamıştır.
Özellikle son 15 yılda dünyadaki hızlı değişim ve etkileşim kültürlerin korunmasını ve iki kültürün karşılaştığında olalabilecek sentezin olmasını ciddi şekilde zedelemiştir. Çünkü kültür, toplumun bir ürünüdür. Her kültür, o toplumun ihtiyaçlarından ve yaşadığı coğrafyadan etkilenerek doğmuş ve zamanla diğer kültürlerden etkilenerek şekillenmiştir. Tabi bu ürün tıpkı toplumlar gibi çabuk değişmez. Hatta değişime oldukça da direnç gösterir.
Artık çok çabuk bir iletişim ağı ile karşı karşıyayız. Dünyanın öbür ucuna saniyeler içinde bir mesaj veya haber vermemiz ve ordan da karşılık almamız mümkün olmuştur. Çok kolay şekilde bilgiye ulaşabilir olmuş durumdayız.
Bu durum da haliyle bizlerin birçok kültürden daha hızlı haber almamıza ve etkilenmemize neden olur. Tabi bu da kendi kültürümüzden kopma veya uzaklaşmamıza sebep olur. Bu durumun genellikle sonu anomi. Yani kültürel değerlerin ve toplumsal normların etkisini kaybetmesi demek. Tehlikeli bir durum. Kötü denemez ancak tehlikeli. Ateşle oynamak kısacası.
Bu bence iyi bir şey değildir, tabi tartışılabilir.
Özellikle internetin ulaşımının çok kolay hale gelmesinin bir ürünü de popüler kültürün daha küresel etkide yayılmasıdır. Milenyum öncesi doğumlular olduça iyi hatırlarlar. Evlerinde toplam 2-3 gb internet ile bir ay geçirmeyi hatta evlerine internet bağlattıkları zamanı. Hatta ebeveynlerimiz internetin ülkemize geldiği zamanı bile net hatırlar. Ancak Z kuşağı heleki 2005 sonrası doğumlular çoğu doğduğunda evde internet zaten vardı. Ve onlar artık tek başına internet kullanma imkanı buldukları yaşa geldiğinde internete ulaşmak kotasız, hızlı ve çok kolaydı.
Bu da diğer kültürlerden daha çabuk haberdar olmalarına izin verdi. Ancak burda muhtemelen hiç kimsenin beklemediği bir durum ortaya çıktı.
Artık kuşaklar arası fark iyice düştü. Yani 90 ların çocukları ile ebeveynleri arasında 1 nesil varken ( ki önceki insanlarda bu durum genellikle dede ile torun arasında olurdu) şimdi aralarında 5 6 yaş fark olan kardeşler arasında bile ciddi derecede bir nesil farkı olduğunu görebilirsiniz. En basiti de 90 doğumlular ile 2000 doğumlular arasında ciddi fark vardır. 2005 ler de onlardan farklıdır. Bu böyle gider.
Popüler kültür, tanımı gereği zaten hızlı yayılan ve hızlı tüketilen kültürdür. Ve genç bireyler bu değişime oldukça çabuk adapte olabilirken yaş arttıkça buna uyum sağlamakta zorlanırlar.
Sizlere belki komik gelecek ancak, ben eve internet bağlattığımız senelerde evde 4 gb interneti bilgisayar ile online oyun oynayarak bitiremiyordum. İlk bilgisayarım 12 yaşında ilk telefonumu ise liseye geçtiğim yıl aldık.
Daha doğrusu ailemin tabiri ile hak ettim. Bizim sınıfta telefonu olmayan arkadaşlar vardı. Şimdi 10 12 yaşlarda çocuklarda bu cihazlar kişisel halde. İşin kötüsü bunları doğru kullanma konusunda malesef bilgisi verilmediği için tecrübe ederek kazanıyorlar bu da bir çok hata yapmalarına neden oluyor.
Eğitim sistemimiz yaklaşık 30 yıldır kötü. Muhtemelen bi 5 ile 10 yıl daha da böyle devam eder. Haliyle bir çoğumuz yabancı dil konusunda oldukça kötü bir eğitim aldık. Ancak şu anda bizler dahil yabancı birileri ile gerek yazarak gerek direk konuşarak yabancı dilimizi çok daha kolay ve etkili hale getirebiliyoruz. Hele ki şu anki nesil internete çok daha küçük yaşlarda ulaştığı ve yabancı dil öğreniminin yaklaşık ilk 6 yaşta maximum kapasite ile çatıştığını düşünürsek onlar bizlerden çok daha hızlı ve rahat yabancı dil ve yabancı kültürleri öğrenebiliyorlar.
Sizlere durumu şöyle anlatayım, 4 yaşında biri, 13 yaşında biri 30 yaşında biri ve 55 yaşında biri yabancı dil eğitimine tabii tutulsunlar, 13 yaşındaki bir genç bir kaç kelime öğrendiği süre içerinde 4 yaşındaki çocuk cümle kurmaya başlar. Aradaki fark bu derece ciddi ve küçümsenemezdir. Bu durumu ileriki yaşlarla varın sizler düşünün.
Bu duruma biz "Kritik Dönem" diyoruz. Dil gelişimi ve kültür öğrenimin kritik döneminin son yaşı 6...
Tabi burda bir faktör de eğitim sistemi. Bizler esasicilik eğitimi aldık. Yani öğretmen ne derse o. Soru sorma hakkı kısıtlı, sorgulama, tartışma ve karşı çıkmak yasak. Şimdi ki ise yapılandırmacılık. Yani öğretmen öğretici değil rehber. Çocuklar etkinlik yaparak, sorgulayarak, tartışarak doğruyu bulacak bulduklarını da sorgulayarak tekrar tartacak. Bunun da bir etkisi var tabi. Ya da öğrenci öğrenemediği, eksik olduğu, geri kaldığı konuyu okula bile gitmeden internetten öğrenebiliyor. Hatta bunu görsellerle destekliyor. Bizlerde bu imkan daha kısıtlı idi.
Ve artık internette, bilgi konusunda çok fazla seçenek ve çeşit olduğu için artık doğrusunu sorgulama ve karşı fikirleri de görme imkanını sağlıyor.
Toparlayacak olursak. Genç bireyler internete çok daha küçük yaşlarda erişmesi ve dünyaya açılabilmesi nedeni ile yabancı dile daha hakim ve değişen popüler kültüre daha kolay adapte olabildikleri için çok daha dünyaya açık ve dünya kültürüne alışkın haldeler. Bu da daha rahat yabancı dilde şarkı dinleyebildikleri ve bir şeyler izleyebilme rahatlığı sağlıyor kendilerine.
Ve bu internet çağı artık çocukları, ataları ve abi/ablalarına göre çok daha küçük yaşlarda birey haline getiriyor. Ve kuşak farkı haliyle kuşak çatışması yaratıyor. Sizler de 25 li yaşlara geldiğinizde anlayacaksınız ki sizlerden 5 6 yaş küçük bireylerde ciddi farklar oluştuğunu. Hatta 10 yaş küçüklere hayretle bakacaksınız muhtemelen.... :)
Sevgilerle kalın.
Kaynaklar
- George Ritzer. (2011). Kürsel Dünya. Yayınevi: Ayrıntı Yayınları.
- George Ritzer. Toplumun Mcdonald'laştırılması.