Yani 2.5 milyar yıl içerisinde insan ırkının herhangi bir büyük felakete maruz kalmadığı ihtimalini varsayarsak fiziksel özelliklerinde nasıl çarpıcı bir değişim olup olmadığını merak ediyorum?
Sorduğunuz soruya net biçimde bir cevap verilebilmesinin çok zor olduğu kanısındayım.
Evrim, temel olarak canlıların çevre şartlarına uyum sağlaması ise, bahsettiğiniz sürelerde Dünyada bir felaket olmayacak dahi olsa bırakın milyar yılı, milyon ya da yüzbinlerce yıl için bile Dünyanın nasıl bir dönüşüm yaşayacağını öngörmek pek olası görünmüyor. Bu nedenle insan nasıl bir evrimsel değişim gösterir kestirmek güçtür.
Buna karşılık, sorunuzun cevabını ortaya çıkacak esas dinamik bence evrim değil teknolojik gelişmeler olacaktır. Mİlyon, yüzbin yıl gibi sürelerden bahsediyoruz ki teknolojik gelişmenin hızı düşünülürse bırakın bu süreleri, bin yıl hatta yüz yıl sonra insan, organik bedene sahip bir canlı olarak hayatiyetini sürdürmeyebilir. Evrim gibi doğa kaynaklı mekanizmalardan tamamen soyut bir canlıya dönüşebiliriz.
Bu durumda da zaten konu, insanın ne olup olmadığı, insanı meydana getiren bileşenlerin ne olup olmadığı gibi kısmen felsefi, kısmen teknolojik, kısmen bilimsel, kısmen doğal ve evrimsel dinamiklere gelir ki bunları öngörmek hepten olanaksız bence. Her birimiz tüm kişiliğimiz, bilgilerimiz, birikimlerimiz, algılarımızla sadece 100 yıl bizi yaşatabilen, sayısız dış etkiye hastalığa karşı zayıf, sorunlu bu et bedenle neden yaşayalım ki? Buna gerek var mı? Olacak mı? Evrimleşmek için neden binlerce yüzbinlerce yıl bekleyelim ki? Neden evrimimizi, yazabileceğimiz kodlarla binlerce kat hızlandırabilecek iken doğanın bizi dönüştürmesini bekleyelim, neden doğal seçilime sırtımızı dayayalım, neden acı, ızdırap, sınav, felaket dolu bu süreçleri tekrar tekrar yaşayalım? Ve bu gerçeğe odaklanıp insanı yeniden tanımlayacak olursak (ki bu süreç çoktan başladı) evrimimiz tamamen dijital bir evrim olacaktır. Doğal değil.
Çoook daha uzun bir metin derlenebilir ama bahsettiğiniz sorunun cevabı açıkça "öngörülemez" niteliktedir. Çünkü bugün 1000 liraya aldığımız bir telefon, 50 yıl öncesinin bilimkurgu filmlerinde bulunan uçuk buluşları bünyesine sığdırmayı başardı. 200 yıl sonra insan ve dünyadaki yaşam öyle bir seviyeye gelecek ki insanı biçimlendiren şey evrim olmayacak. Bence gelecek hakkında öngörebileceğimiz tek şey, öngöremeyeceğimizdir.
Bu konu ile ilgili kaynak istemişsiniz ama nasıl bir kaynak göstermem uygun olur emin olamadım. O nedenle direk insanın evrimini vereyim ama dediğim gibi, gelecekteki evrimimiz aynı perspektifte sürmeyecektir. Çünkü o kadar zamanımız yok ve beklememiz de gerekmeyecek.
Belirsizlik ilkesi, eksik teoremleri, kaos teorisi, tamamı gerçek olan şeyin şuanlık, özüne erişilemez olduğunu söylemektedir.
Teistler bu konuda: " Evren, tasarlanışındaki mahâret nedeniyle açıklanamaz bir bütündür." şeklinde düşünürler.
Karşıt görüş, espirili bir dille: "O kadar karmaşıktır ki, bu denklemleri tanrı bile çözemez." derler.
Yani, tabiki inançlar kişiseldir. Bizim burada anlamamız gereken, çok değişkenli denklemlerin ve belirsizlik ilkesinin zorluğudur.
---------
Şimdi, evrimi sağlayan üç temel unsur vardır:
1. Rastgele Mutasyonlar: Kuantum mekaniği ilkelerine göre, kozmik ışınların DNA' da yaptığı farklılık ile gerçekleşir. Öngörülemezdir.
2. Çevre Baskısı: Kaotik denklemlerinin sonucunda oluşur. Mesela 50 gün sonra, hava durumunun ne olacağını bilmek, şuanki denklemlerimiz ile öngörülemezdir.
3. Cinsel Seçilim: Sosyal hayvanlarda, toplumsal kurallara ve sürünün genel psikolojisine göre şekillenir. Toplumsal estetiğin, nasıl şekilleneceği öngörülemezdir.
----------
Kısa süreli koyulan öngörünün dahi, hata payı çok yüksek seviyelerdedir. Bu oran, değişkenlerin fazlalığı ve zaman ile üstel biçimde artmaktadır.
10 yıl sonrasına dahi öngörü yapılamaz. Yapılsa dahi bu öngörü olmaz, kehanet olur çünkü öngörüler hata payı ile verilen sistematik olgulardır. Öngörülerin aksine kehanetler, abilimsel yaklaşımlardır.
Saygılar.