Avcı toplayıcılıktan günümüze gelene kadar yaşanan gelişim-değişim süreci, sosyal bağlantılarımızın gücünden beslenerek hızlanmıştır. Bireylerin tekil ilerlemesi geçmiş dönemde ilerlemenin yavaşlığı demek iken, bilginin ortak bir miras olması oranında gelişimin hızını çapını katlamıştır.
Bunun yanında disiplinler de birbirini besler hale geldi. Hatta sanat-felsefe nin fütüristik bakış açıları yeni ilhamlara neden olmaya başladı.
Başta birimlerde uzmanlaşma çabasının bütünde gelişimi sağladığı görülürken, bu öyle bir aşamaya ulaştı ki, artık holistik bakış denen bütünsel bir bakış açısı oluştu.
Bunların tamamı, "insanlık" olarak ele alınabilecek bir zemin olduğu için gerçekleşebildi. -İnsan-ın bağlandığı ana -insanlık ağı- olarak düşünürsek, herkes kendi üretimini bu ağa ekleyerek, kendisi de ortak gelişimden faydalanmakta.
Yani tek bir kişiye ait olması ihtimal dahilinde olmayan bir bilgi ağı oluşumu ve gelişimi söz konusu. Bireyler kendi buluş icat gelişimlerini de kendilerinden öncekine borçlu oldukları için, kendilerinden çok insanlığa malolması önemlidir burada.
Ayrıca -ortak bilinç-, ulaşılan bir bilgi seviyesinin kritik bir noktada insanlığa malolmasına neden olmakta. Ortak bilinçaltının kodlarını yeni nesillere otomatik taşıması gibi bu da bütünsel bir etki olarak -insanlık- organizmasının bir sistematiği olarak düşünülebilir.