Hiç bir bilgi gözlemciden bağımsız değildir. Bunu kuantum fiziği de doğrular. Bu nedenle gözlemci daha doğrusu bilinç zorunlu olarak bilginin tanımında yer alan bir unsurdur. Yani bilinçli gözlemci olmadan bilim diye bir şey var olamaz. Bilim için bilme ve bilme için de size bir bilinç lazım. Biz evrenin ham veri halini algılamıyoruz. Bilincimizin sunduğu gerçekliği yaşıyoruz. Bu nedenle bilim ve felsefe iç içedir. Felsefe yani zihin ve getirdikleri bilgi bakımından belirleyici bir unsurdur. Kuantum fiziği geliştikçe bu durum daha da netleşecektir. Bu nedenle bilim derinde felsefe mutlaka içerir çünkü bilme sürecine bilincin yani zihnin kendisi de zorunlu olarak dahildir. Kısacası bilim zaten ancak zihinle yapılır. Zihnin dahil olduğu her süreçte mutlaka felsefe vardır, var olacaktır. Felsefe ve bilim kesin sınırlarla ayrılmış alanlar bu nedenle değildir ama teknik olarak bu ikisi arasında bir sınır elbette var ancak derine inersek bilim yaparken aslında bu sınırın olmadığını görüyoruz. Sonuçta bizler zihnimizle evreni modelliyoruz. Bu nedenle doğru bir modelleme ile sadece zihin ile bilimsel keşif yapmak mümkündür. Bunun en iyi örneği Einsteinin görelilik teorisini doğru bir zihinsel modelleme yaparak keşfetmesidir.