Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Anonim
Anonim Üye 11 Ağustos 2023 4 Cevap
4

Farklı düşünceler nasıl benzer kelimelerle ifade edilir?

Bir insan ortalama olarak 1000-3000 kelime bilir. Peki bu kadar kısıtlı kelime ile nasıl bu kadar karmaşık düşünebiliyoruz?
873 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
4 Cevap
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
183K UP
Bilim ve felsefe okuru 15 Ağustos 2023

İnsan zekasının bütün gücü hayal gücüne ve imgeleme dayanır. Örneğin 'karanlık hayaller' kurabilirsiniz. Dil ise temsil/kodlama ilişkisini içerir. Size söylenen sözler doğrudan bir hayal imgesine neden olabilir örneğin elma denilince zihninizde bir elma imgesi doğrudan canlanabilir ama zihnin sanal dünyasında çok daha farklı şeyler olur.

Örneğin zihniniz bir cümleyi uzamsal olarak kümesel imgeler oluşturarak çözer. Burada nesnelerin şekiller önemsizleşir zihin için ''damla'' veya ''kara leke'' formunda olur. Çünkü böyle bir cümlede şekil önemsizdir anlamı çözmek bakımından. Önemli olan kategoriler arasında neyin hangi sınıfa ait olduğunu çözmektir zihin için. Tabi burada dikkat edeceğiniz şey tüm bunlar olurken kara leke veya damla formunda olsa da herşey yine de imgeleme (hayal öğesine) dönüşür. Zihinde oluşan küme veya şemalar da neticede soyut hayal imgesidir. Belirtelim ki damla veya leke durumu dil bilimcilerin kullandığı kavramlardır. Bir cümleyi anlarken kişinin kendinde olan o andaki imgelemeleri fark etmesi çok zordur. Yeri gelmişken zihin soyut anlam ve ilişkiler içeren tümceleri de kendindeki imgelere/şemalara dönüştürerek çözer ve anlar.

Tabi bu örnek dışında da bir çok farklı örnek var. Zihin kodlama olan dildeki anlamı çözerken çok farklı hayal öğelerinden ve şemalarından yararlanır. Örneğin dil bilimcileri biçim algısı değişikliği dedikleri durum vardır. Bazen cümleler iki ayrı anlama da gelebilecek şekilde olur. Ama zihin bunlardan birini seçerken cümleyi biçim algısı değişikliği ile tıpkı yüz vazo optik ilizyonunda gözün algıladığı imgenin değişmesi gibi değiştirime sokar ve bir anlamdan diğerine geçiş yapar.

Tüm Reklamları Kapat

Tabi uzamsal ve zamansal dilin anlam biliminde çok daha ilginç vakıalar vardır.

Ancak kısacası bütün bunlarda herşey hayal imgesine dönüşür ve ilk başta dediğimiz gibi insan zekasının tüm gücü hayal gücünden ve imgeleme gücünden kaynaklanır.

İmgelem gücü derken insanın bir hayal gözü (iç gözü) olduğunu da unutmayalım. Gözünüz kapalı iken hayal kurmanız zihninizde şekillerin canlanabilmesi bundandır. Daha ilginç olan ise beyin dış gerçekliğin ham halini görmez. Beynin gördükleri iç gözün ve dış gözün harmanlandığı bir karma gerçekliktir çoğu zaman. Mesela 'duyguların renklerini' bazen 'desenlerini' görüntülere ekler siz farkında olmadan. Gerçeklik deneyiminin herkes de parmak izi kadar benzersiz ve öznel olması da bundandır. Bazen zihniniz geçmiş anı deneyimini yeni olaylara durumlara taşır. Örneğin geçmişte mutlu olduğunuz bir anda gittiğiniz tarihi bir mekanın bazı unsurları ile zihniniz eşleşme kurmuş ve tümleşik bir anı deneyimi oluşturmuştur o unsurlar. Siz yıllar sonra yeni bir tarihi mekanda o unsuru görünce anı deneyimini bütün olarak beyniniz tetikler ve siz farkında olmadan sizi o geçmişe çoktan zihniniz götürmüş ve o eski duyguyu yaşatmıştır bile. O anda karma bir imgelem de yine gözünüzün önünde siz farkında bile olmadan çoktan oluşturmuştur bile beyniniz.

Bu arada bir aklımdan geçen gönderisinde paylaştığım gibi kelimelerin görsel yazım şekilleri de beynimize o kadar iyi ve güçlü yerleşmiştir ki ses merkezi ve görsel imgeler bütünleşik hale gelerek kelimeleri ses olarak duyduğunuz anda dudak damak dil simülasyonlarını beyin tetikleyebildigi gibi kelimelerin görsel yazım imgesini de anında tetikler. Örneğin 'çilek' dediğimiz anda kelimenin görsel yazılış biçimi zihninizde ve dilinizde hayali bir çevirimi (hayali dil hareketlerini) anında yaratır. Bütün bunlar ses, görsel biçim ve anlamın tümleşik hale gelmesinin sonucudur. Mesela zihninizi duyduğunuz kelimenin anlamından koparıp yabancı bir dildeki kelime gibi ana dilinizdeki kelimeyi duymanız çok zordur. Ancak yine de bunu yapıp ana dilinizdeki kelimenin esasen çok garip bir ses grubu olduğunu bir an yakalamanız mümkün.

Burada size hep söylenenlerin dışında derinlerde olan bitene dair ve kolay erişilmeyene dair örnekler sıralamaya çalıştım. Ama örnekler bunlarla sınırlı değil ve yüzeyin altında derinlerde olanlar sandığımızın çok ötesinde şeyler. Örneğin beyinde uzamsal konumlandırma şeması oluşması konusu, yine zamansal konularda uzamsal şema oluşturma konusu gibi konular, yine fiilerin anlambilimde sınıflandırılması konusunda dilller arası ortak kurallara gibi konular var. Hepsine burada değinemeyeceğim ama bilmelisiniz ki konular yüzeyin altında çok daha farklı biçimde işliyor.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İlke Gögce
Öğrenciyim, bilim üzerine düşünmeyi seviyorum. 11 Ağustos 2023

Farklı düşünürler, dil ve düşünce arasındaki ilişkiyi uzun süre tartıştı ve tartıştı. Çok çeşitli görüşler, dil ve düşünce arasındaki ilişkinin ağırlıklı olarak hangi alana ait olduğu konusunda ortaya çıkmıştır. Bu görüşler, bu iki alanın karşılıklı olarak gerekli mi yoksa ayrı unsurlardan mı oluştuğunu tartışıyor. Bu bakış açılarını değerlendirirken, bu iki alan hangi noktalarda birleşiyor veya ayrılıyor? Dil, insanı insan yapar. Bu nedenle, dilsiz bir varlığın bir hayvandan farkının olamayacağı görüşü yaygın bir görüştür. Bu nedenle, dilin insan varlığı için önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. İfade ettiğimiz gibi, bu belirlemenin keskin bir şekli olduğu ve dil, farklı iki varlık alanının sınırlarını belirleyen tek araç olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle, dil unsuru varlık alanının önemli unsurlarından biridir ve yaşam için gereklidir. Bu gereklilik, insan yaşamının çeşitli alanlarında (bilim, felsefe, sanat, teknik vb.) kendini göstermiştir. Çünkü dil olmadan insan ne insani nitelikler kazanabilir ne de bilimsel araştırmalar yapabilir. Düşünce açısından değerlendirildiğinde durum, küçük bazı ayrıntılar dışında çok benzer. Bu açıdan bakıldığında, dilin bu temel üzerine inşa edilmesinin ve düşüncenin bu temel üzerine inşa edilmesinin nedeni daha kolay anlaşılabilir. Dil temele alınması, düşüncenin temele alınması ile karşılaştırılabilir. Genel olarak, düşünce dil olmadan da vardır. Dil, düşüncenin ontolojik güvencesi değildir. Aristoteles'in "dil düşüncenin elbisesidir" dediği başka bir şey vardı. Bu nedenle dil düşünmeyi de sağlar. Başka bir deyişle, düşünme dilden önce var idi. Dil, düşünceyi ifade etmek için çok önemlidir. Aristoteles'e göre düşünme ve konuşma çok bağlantılı. Düşünme ve konuşma birbirine benzer. Düşünmek, sessiz bir konuşma gibidir. Bu değerlendirme, Platon'un "ruh düşünürken konuşur gibidir" sözüyle desteklenmektedir. Aristoteles, dilden düşüncenin formunu çıkarmak mümkündür. Onun görüşüne göre düşünce, zihinde bulunan şeylerin zihindeki yansımalarıdır. Denkle ilgili olarak, dil, nesnelerin aktarılmasına ve anlamlandırılmasına yardımcı olan, bir bakıma düşüncenin hizmetinde olan bir araçtır. Bu nedenle Aristoteles, dil ve düşüncenin aynı zamanda eşyanın formları olduğunu düşünür. Bir dil her düşünceyi mutlak surette ifade etmez. Bu nedenle dilden daha geniş bir düşünce alanı vardır. Bu çalışmada, dil ve düşünce arasındaki ilişkinin ne kadar farklılık veya benzerlik gösterdiğini veya hangisinin daha çok belirleyici olduğunu tartışıyoruz. Bu çalışma, hem dilin hem de düşüncenin genel hatlarıyla ifade edildiği ve bu iki öğenin birbirleriyle nasıl ilişkili olduğunu ve bu ilişkilerin yönünü incelemektedir. Sonuç olarak, dil ve düşünce, birbirini çevreleyen, bazen aynı, bazen farklı gerçekliklerdir. Dilin yalnızca bir iletişim ve anlamlandırma aracı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Birincisi, düşünme yeteneğidir. Hem de sadece insanların sahip olduğu ve insanları diğer canlılardan ayıran önemli bir yeti. Dil olmadan düşünmek ve düşünmek mümkündür. Bununla birlikte, dil düşünceyi geliştirir, somutlaştırır ve kullanabilir hale getirir. Nesneler ve zihinsel içerikli simgeler düşünceleri temsil eder. Dil yardımıyla simgeler ve kavramlarda varlığa gelir ve somutluk ve işlevsellik kazanır. Harman'a göre düşünce ve dil birbirine o kadar benzerdir ki, düşünülen bir bakıma dilin tümceleridir. Söylemeye çalıştığımız gibi, düşünce dilden bağımsız olarak vardır. Dil, bu ilişkide düşünceyi var kılmak veya mevcudiyet kazandırmak yerine, onu somutlaştırıp dışsallaştırmak, anlaşılmasına ve aktarılmasına aracılık etmektir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, yaygın görüş, düşüncenin var olmasa bile bir şekilde ifade edilmesini gerektirir. Bu ihtiyaç, bazen bu iki bileşeni aynı şey olarak görme eğiliminden kaynaklanabilir. Bu özdeşlik genel olarak dil ile ifade edilir ve dil adını alır. Dil, ontolojik olarak olmasa bile, düşüncenin varlığa gelmesi, somutlaşması ve iletilmesi için önemli bir bileşendir. Bu bağımlılık düşünceyi yok saymak anlamına gelmemelidir. Yukarıda bunun nedenlerini açıkça belirtmiştik. Dil olmasaydı tarihsel varlık alanının tanımlanması mümkün olmazdı. Yine de dil, düşünceleri ifade etmek ve başkalarının fikirlerini anlamak için kullanılabilir. Dil, bireyin sosyalleşmesinin bir göstergesidir. Umarım sorunuza yeni bakış açıları ve açıklamalar getirerek araştırmalarımı aktarabilmişimdir.[7][6][5][4][3][2][1]

Kaynaklar

  1. B. Akarsu. (1979). Çağdaş Felsefe Akımları. Yayınevi: M.E.B. Devlet Kitaplığı.
  2. Eflatun. (1963). Alcibiades I.
  3. R. Descartes. (1870). René Descartes' Philosophische Werke.
  4. O. Hançerlioğlu. (2000). Düşünce Tarihi. Yayınevi: Remzi Kitabevi.
  5. A. Martinet. Elements Of General Linguistics (Midway Reprint Series). ISBN: 9780226508757.
  6. T. Akamatsu. Essentials Of Functional Phonology. Foreword By Andre Martinet (Serie Pedagogique De L'institut De Linguistique De Louvain). ISBN: 9789068314137.
  7. B. Vardar. (2001). Dilbilimin Temel Kavram Ve İlkeleri. ISBN: 9789757262190. Yayınevi: Multilingual Yabancı Dil Yayınları.
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Araştırmacı 21 Ağustos 2023

Bunun için roman yazmaya gerek yok cevap basit, düşünürken öğrendiğimiz kelimeler ve onlara yüklenen anlamlar ile düşünmüyoruz, kelimelerin ifade ettiği anlamların hayatta tezahürleri olmazsa kelimelerin bir anlamı olmaz, kelimelerin ifade etmek için kullanıldığı evrendeki olguları algılıyor ve bilgi olarak depoluyoruz ve sürekli olarak bu olgular arasındaki bağlantıları değerlendiriyoruz, böylece anlamlar ortaya çıkıyor, bu öğrenme süreci kelimeler ile birlikte gerçekleştiği için bu yanlış değerlendirme ortaya çıkıyor olabilir, kelimeler daha derin düşünme sürecine katkıda bulunsa bile sadece o anlamları ifade etmek için kullanılan bir doğal bir araç, mesela sokaktaki kedi ya da 1 yaşına gelmemiş bir çocuk ya da doğuştan işitme engelli bir birey de kelime bilmese dahi düşünebiliyor.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Kıran
Berkay Kıran
57K UP
Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları mezunuyum 14 Ağustos 2023

Merhabalar.

Öncelikle sorunun açıklamasından başlamak isterim. Kelime bilgileri kişiler arasında farklılık gösterebilmektedir. Sanırım bunun için de 1000-3000 aralığını vermişsiniz. Ancak tahminimce bu dilden dile de değişebilmektedir. Çünkü dillerin kelime sayıları arasında çok ciddi farklar olabiliyor. Bunun ile ilgili bulduğum iki farklı kaynak da ekliyorum hemen aşağıya.

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1101146#:~:text=MEB'e%20g%C3%B6re%20(1985%3A,kullan%C4%B1lan%20kelime%20say%C4%B1s%C4%B1%20da%20artar.

Tüm Reklamları Kapat

https://www.economist.com/johnson/2013/05/29/lexical-facts

Şimdi sorunuza dönelim. Bu konu hakkında tarih sürecinde çok farklı kişiler tarafından yıllardır süregelen bir tartışmadır bu. Mesela Platon bu konuda konuşma ve düşünmenin aynı şey olduğunu söylemiştir. Ya da davranışçılık akımının görüşünü belirten WYGOTSKI bu konuda şu formülü getirir: Düşünmek = Dil - Ses[1]

Ancak Doğan Aksan ise Her Yönüyle Dil eserinde bu konunun henüz çözümlenmediğini, gelişen teknoloji deneyler ile çözülebileceğini belirtmiştir.

Ancak başka bir eserde ise şu şekilde bir açıklama yapılmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Eğer düşünce ve algı tamamen dil tarafından belirlendiyse, o zaman dilin değişme kavramı tamamen imkânsız olacaktı. Eğer genç bir Hopi kızının dilinde bizim bilgisayar adında kullandığımız bir nesne için kelime yoksa nesneyi algılamakta başarısız mı olacaktı? Onu düşünemeyecek miydi?[2]

Benim kişisel düşüncem ise şu şekilde olacaktır.

Dil düşünce ile bağlantılıdır ama bu düşüncenin her zaman dile ihtiyaç duyacağı anlamına gelmez. Çok sevdiğim bir hocamın verdiği örnek ile bunu pekiştirebiliriz. Hayatında hiç uçak görmemiş bir kabile uçak gördüklerinde muhtemelen bir adlandırma yapmaya çalışacaktır. Kuşu bildikleri için o akıllarının bir kenarındadır. Eğer demiri de kullanan bir toplumsa "demir kuş" şeklinde bir açıklama yapabilir. Elbette başka nesneler arasında da ilgi kurabilecek ve o şekilde adlandırabileceklerdir. Ancak hayatında hiçbir şey görmemiş bir kişi için hayatında ilk defa uçak görmesi tahminimce adlandırmasına engel olabilse de düşüncesine engel olamayacaktır. Yani ifade edemese de onunla ilgili bir düşünceye dalmasına engel olmasa gerektir. Elbette bu bölüm benim kişisel görüşlerimi içermiştir. Daha ayrıntılı bilgi için birkaç adet kaynak da ekliyorum. Umarım faydalı bir cevap olabilmiştir.

Her Yönüyle Dil - Doğan AKSAN

The Study of Language - George YULE

Dil ve Düşünce İlişkisi Üzerine - Fikri GÜL, Birol SOYSAL

Düşünce ile Dil Arasındaki İlişkiye Descartes'ın Yaklaşımı - Atakan ALTINÖRS

https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=5.-hafta-turk-dili-i_636767498933177258.pdf

Kaynaklar

  1. Doğan Aksan. Her Yönüyle Dil. Yayınevi: Türk Dil Kurumu Yayınları. sf: 53.
  2. George Yule. The Study Of Language. Yayınevi: Cambridge University Press. sf: 271.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close