Öncelikle şu soruyu kendimize sorup anlamaya çalışmalıyız. Zeki olmak gerçekten canlılara avantaj sağlıyor mu? Dünya üzerinde ilk canlılığın ortaya çıktığı günden bu yana milyonlarca tür yaşadı ve medeniyet kurabilecek kadar zeki tür sadece biz olduk.
Zeki olmak evrimsel süreçte canlılara avantaj sağlayacak ise türler bu yönde şekillenebilir. Ancak genel anlamda bu yönde ilerleyen bir süreç vahşi ortamda çok, ama çok nadir olmalı. Aslanları örnek alalım; vahşi ortamda sizce daha hızlı koşmaya, daha güçlü çenelere ve dişlere sahip olmaya, daha dayanıklı olmaya ve daha büyük ve keskin pençelere mi ihtiyacı vardır, yoksa biraz daha zeki olmaya mı? Üstelik kıt kaynaklar ile zar zor sürülerini ayakta tutan bu canlılar, daha fazla enerji ihtiyacı gerektiren gelişmiş bir beyin; onlar için avantajı bırakın dezavantaja neden olacakken.
Zeki olmak ve bu durumun getirdiği avantajlar sadece beyin hacmimizin büyümesi veya daha gelişmiş beyine sahip olmak ile ilerlemez. Beyinin yanı sıra el, parmak, kol, el-göz koordinasyonu, iki ayak üzerinde duruş gibi diğer anatomik becerilerinde gelişmesi gerekir. Yani zeka dediğimiz kavram tek başına evrilen bir süreç değildir, eş zamanlı olarak bu saydığımız uzuvlar da gelişmeli ki zekamız ile düşündüklerimizi becerilerimiz sayesinde kendimize avantaj sağlayacak hale getirelim: Örneğin; Homo Habilis'in aletleri kendine fayda sağlayacak şekilde şekillendirmesi gibi. Bu uzuvlarınız yok veya yeterince gelişmemiş ise zeki olmanızın, enerji kaybından başka size ne faydası olabilir?[1]
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. İnsan Zekasının Evrimi: Neden Sadece İnsanın Beyni Bu Kadar Evrimleşmiştir? - Evrim Ağacı. (21 Nisan 2011). Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2024. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı