Evrim teorisini kabul ettirilince kazanç ne olucak?

Celal Şengör'ün de ifade ettiği gibi; "toplum tamamen rasyonel temeller üzerinde oturmuyor." Aslında sormamız gereken ve bizim için önemli olan bireylerin rasyonel gerçekliğe olan bakış açısınının toplum yaşamına yansımalarının neler olduğudur. Herhangi bir rasyonel gerçekliğe burun kıvırmak bu durumun tıpkı bir domino taşı etkisi yaratması gibi var olan tüm mekanizmaların ciddi problemler yaşamasına sebep olacaktır. Bunun sonucunda tamamen rasyonaliteden kopuk bireyler yetiştikçe toplumun gerek bilimsel gerekse de kültürel gelişimi duracaktır. Bugün dünya üzerindeki toplulukların rasyonel gerçekliğe burun kıvırmasının ne denli olumsuz sonuçlar doğurduğuna şahit oluyoruz. Eğer toplumlar var olan bu gerçekliklere yüz çevirmeye devam eder ve bilimin gelişmesine ket vururlarsa toplumsal enkaz yaşanabilir. Nitekim toplumun rasyonel temelleri ciddi manada zarar görürse en önemli (!) kurumlarında dahi yozlaşma görülecektir ve bu yozlaşmanın yarattığı bireyler bir döngü sistemi halinde yozlaşmış yeni bireyler yaratacaktır.

Sorunuzun çok basit bir cevabı var: ZİHNİYET. Daha da fazla vurgulamanın bir yolu olsa yapardım, en fazla kalın ve büyük harflerle yazıp altına çizgi koyabiliyorum. Yani inançlara ters düşüyor diye çok ama çok basit ve yalın bir gerçeği reddetmenin (Bu ne olursa olsun) ne kadar tehlikeli bir şey olabileceğini artık anlamış ve aldığı kararları gerçekler üzerinden verebilen kolektif bir görüş. Zihniyet ne demek, anlayış demek. Sizce de her şey aslında sadece anlayışla ilgili değil mi? Tabii ki öyle! Ancak bu çaba sadece şu an yaşayan insanlar için değil; asıl etkinizin olabileceği hedef gelecek nesiller. Bunun temelleri bugünden atılmak zorunda (Konu ne olursa olsun).

Mesele insanların evrime inanıp inanmaması değil bu gerçeğe karşı yürütülen akıl dışı inkar ve karalama kampanyaları. Doğa, daha doğrusu gerçeklik insanların hoşuna gitmek, ders vermek, işine yaramak için var olmamıştır. Dünya hiçbirimiz için var olmadı, hiçbirimize uyma veya kabullenme gayesi gütmüyor. Görüşlerimizi, değerlerimizi, hayallerimizi istek ve arzularımızı umursamıyor. Biz doğayı bilmek, kabullenmek ve ona göre hareket etmek zorundayız. Bir konuda gerçekliği reddedetmeyi, akıl dışılığa sapan her konuda sapabilir. Çünkü mantıklı düşünme kabiliyetini kaybetmek zorunda kalır. Bu genellememe evrim teorisi kendisine en baştan yanlış öğretilmiş, doğru bilgiye ulaşma yollarından ve yeteneğinden (eğitim eksikliği, çevre vs. sebebiyle) yoksun kalmış kişiler dahil değildir.

Bu tavrımızın en bariz örneğini depremlerde yaşıyoruz. Her depremde art niyetli veyahut yalnızca akıl dışı düşünen kişiler çıkıp ''depremlerin sebebi zina günahlar vs. dir, Allah bizi sınıyor, ölen Müslümanlar şehit olup cennete gitti(gözünüz aydın!) zaten Allah'ın kaderine karşı durulmazdı, laf eden kadere karşı geldiğinden günhakar hatta kafir olur'' deyip akıl dışı bir kalabalığı etkileyip konuyu kapatır. Her seferinde olağünüstü kayıplar veririz. Her badireye 'bir şekilde' katlanır, dayanır, unuturuz. Herşey aynı şekilde -belki daha kötü bir şekilde- devam eder. Aklı bilimi dışlamayan birtakım başka ülkelerde işler böyle yürümüyor. Aynı anketlerden Japonya'daki evrime inanma oranına da bir bakabilirsin.

Bilimi ideolojiler sebebiyle inkar ve tahrif ve de doğaya bu şekilde yaklaşmak geçtiğimiz yüzyılda Sovyetler ve Çinde pek çok felakete yol açmıştır. Rus sözde bilimci Lysenko doğrudan Darwin-Mendelci genetiği reddererek, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri olmuştur. Merak edenler özel olarak Lysenkoizmi araştırabilir.

Evrim Teorisi'ni bu çamur atma kampanyalarından korumakla elimize ne geçer? Bilimi veya bilimsel düşünceyi korumakla elimize ne geçer? Bilimsel düşüncenin baskın olduğu, en iyi üniversitelere sahip olan ülkelere bakılarak bu sorunun cevabı çok kolay bir şekilde anlaşılabilir. Evrim hesaba katılmadan canlılık anlaşılamaz. Bilim dışlanarak doğa anlaşılamaz. Akılcılık dışlanarak hiçbir şey anlaşılamaz. Anlamadan da hiçbir problem çözülmez. Kalan yöntemler en fazla katlanmayı kolaylaştırabilir.