Evrimi doğal seleksiyon veya av avcı ilişkileri ile açıklamak çok basittir. Evrim çok daha kompleks ve evrenle bütün bir süreçtir. Örneğin ilk göz oluşumuna dair sürecin başlangıcı. Bu Işıkla etkileşimi gerektirir. Hiç gözü olmayan bir canlının ışığa karşı duyarlı hücrelerinin oluşmaya başlaması için ışıkla bu hücrelerin etkileşime girmeye başlamasını gerektirir. İşte bu etkileşim ise evrendeki tüm etkileşimler gibi kuantum bazı özellikler taşımak durumunda. Herhangi bir şeye dokunmak da dahil mikro düzeyde kuantum etkileşimler olmadan evrende etkileşim kurulamayacağı bilgisine bilimsel olarak mutlaka ulaşacağız. Buna dair elbette elimizde örnekler şuanda mevcut. Bu nedenle zaten kuantum biyoloji kavramı geliyor. Çok değil bir asıra kalmadan evrimin çok daha kompleks ve evrenle bütünleşmeyi gerektiren bir süreç olduğunu öğrenmiş olacağız. Evrime getirilen açıklamalar bu anlamda şuan çok yüzeysel ve basittir. Evrimsel süreçte canlıların özellikleri mikro evrimin örneğin ışıkla etkileşim gibi çok daha temel düzeyde evrenle etkileşim ile başladığını öğreneceğiz. Bu temel düzeyde etkilemiş ise canlının genetiğine aktarılmak zorunda. Çünkü ilk ışıkla etkileşime giren hücrelerin genetiği bu konuda değişmeden sonraki nesillere doğru bu özelliklerin aktarılması hiç bir şekilde mümkün olamazdı. Aksini düşünün bu olmadan o canlının hayatı ile sınırlı kalsa ve genetiği etkilenmese bu ozellik ve değişim süreci nasıl sonraki nesillerde devam edebilirdi. Üstelik her nesilde ışıkla etkileşim özelliği, değişim bir kez bu yönde başlayınca ışıkla etkileşim gelişerek sürdü ve devam etti. Yani bu durumda evrim bu anlamda şimdiki düşündüğümüzden oldukça da görece çok daha hızlı bir süreçe dayalı da olabilecektir. Bu tam bir kelebek etkisi sürecinin ilk ışıkla etkileşime giren canlının bedeninde başlayıp sonraki nesillerde de bunun devam ederek büyük bir dönüşüm sürecinin fitilinin mikro ilk adımını ateşlenmiş olmasıdır. Çevresel koşullarla canlının etkileşimi sandığımızdan çok daha temel düzeyde gerçekleşiyor muhtemelen. Örneğin karda yaşayan canlıların uzun süreli nesilden nesile beyaz çevre ile girdiği etkileşimin yukarıdaki ışık ile etkileşime girilmesi örneğinden farkı olmayabilecektir. Çevresel beyaz koşulların devamlı etkisi bu değişimin mikro başlangıç fitilini ateşliyor ve böylece nesilden nesile canlının tüyleri muhtemelen beyaza dönüşmeye başlıyor olabilecektir. Burada belirttiğimiz mikro evrim sürecinin başlangıcı makro evrimin yönünü ve özelliklerini belirlemiş olacaktır. Tabi nesilden nesile canlı ve çevrenin etkileşiminin süreklilik olarak benzer çevre koşulları ile devam etmesi ile.
Evrimsel değişimler mikro olarak başlamak zorunda. Bunun başka bir açıklaması olması bana mümkün görülmüyor.
Şuanda bu yazdıklarımı teori olarak ilk kez ben burada ortaya atmış olacağım. İlerde bilimsel bir keşfin konusu olursa bu teorinin ilk sahibinin ben olduğum bilinsin :))) Canlılar karlı ortamlarda beyaz kürk özelliklerini ilk olarak nasıl kazanmaya başladı, bu değişimin mikro düzeyde fitili ilk kez nasıl ateşlendi. Teorim şu; Saçların doğal rengi beyazdır. Ancak melanin denilen madde sayesinde şu anki koyu renklerini alır saçlarımız. Melaninin güneş ışınları ile azaldığı bilinmektedir. Böylece güneşe maruz kalan saç renkleri açılmaya başlar. Peki bir canlı beyaz karlı bir ortamda iken çevresindeki kardan yansıyan beyaz ışık ile uzun süreli devamlı bir etkileşim halinde bulunduğunda neler olabilir.??? Bu durumda melanin seviyesi çevresel koşullarla (kardan yansıyan ışık yolu ile etkileşim ile) azalmaya başlayabilir. Devamlı bu etki sayesinde tıpkı yukarıdaki ışık ile hücrelerin etkileşimine dair süreç gibi burada bir mikro evrim sürecinin fitili ateşlenebilir ve belli bir süre de başlayabilir. (Tabi bunun için ne kadar süre gerekir bunu tam olarak şuan bilemeyiz) Tabi yukarıda bahsettiğimiz üzere bu mikro evrim başlangıç süreci bir şekilde canlının genetiğine de etkilemelidir. Sonrasında ise bu değişim sürecinin başlangıcı epigenetik süreçlerle de sonraki nesille aktarılabilecektir. Çevresel beyaz koşullar nesiller boyu devam ettikçe ise gittikçe bu çevre ile etkileşim nesilden nesile devam edecek, kökleşecek ve böylece o yönde evrim devam edecek ve ilerleyen nesillerde bu değişim zirveye ulaşarak canlının tam bir beyaz kürke sahip olmasını sağlayacaktır. Tabi bu arada tüm bunlar olurken canlının ara nesillerinde tam beyaz olmayan alacalı koyuluklar içeren kürke sahip canlı nesilleri de görmek mümkündür. Beyaz kürkün ortama göre avcı olmada veya av olmamada sağladığı üstünlük ise sonraki süreçte zaten başlamış olan evrimi destekleyen bir yan süreç olacaktır.
Bir bukelemunun çevresindeki renkleri alabilmesini sağlayan renk değiştirme özelliği de esasen burada açıkladığımız sürecinin bitmiş haline dair gördüğümüz bir benzeridir. Çünkü ışık bukelemunun derisine önce çevreye çarparak yansır. Böylece bukelemunun derisi bu renkleri oluşturan ve çevreden yansıtan ışık ile etkileşime girer ve canlının derisi böylece buna göre o an değişir. Burada gerçekleşen süreç yukarıdaki evrimsel sürecin geldiği noktanın şuan gördüğümüz bir örneği olabilecektir.
Evrim sandığımızdan çok daha özel ve olağanüstü gerçekleşen bir süreçtir.
Evrime dair yaptığımız açıklamalar şuan bana kalırsa çok yüzeysel ve basittir.