Bahsettiğiniz konular üzerine hiç bir felsefi bakış oluşturmuyorum ve bu konuların hiç birine en küçük bir felsefi yorum yapmıyorum. Bu konular üzerine felsefi bakış oluşturan hemen herkesin de, bu olguları anlayamadıklarını ve zaten bir felsefi bakış oluşturmaya çalıştıkları için ciddi yanılgılara düştüklerini görüyorum.
Evren bilinçsiz, amaçsız, hedefsiz, nedensiz bir ortam ve varlık. Bu ortam, 13,8 milyar yıl önce, henüz bizim bilmediğimiz bir tetikleme ile ortaya çıkmış. Özellikleri, bugünkü hâli, gelecekteki durumu da bizim fizik dediğimiz bir disiplin ile biçimleniyor. Biz insanoğlu bu, bize göre çok büyük olan ortamın içerisinde yaşayan hayli önemsiz canlılarız. Bu denklemde evren, bizim hiç bir merakımızdan, anlamlandırma çabamızdan, bakışımızdan, sorumuzdan ya da cevabımızdan mesul değil. Daha insani bir söylemle biz, evrenin umurunda bile değiliz. Ona evren demişiz, onu anlamaya çalışmışız, onu keşfetmişiz, boyunu kütlesini ölçmüşüz vs. ve tüm bu incelemelerimizle onun üzerine yorumlar yapmışız ama bunlar bizim küçücük dünyamız ve hayatlarımız için bir anlam içeriyor. Evren üzerine yaptığımız hiç bir yorum, oluşturduğumuz hiç bir anlam aslında hiç bir değer taşımıyor ve onu anlamamız için bir yardımcı olmuyor. Çünkü onun üzerine oluşturduğumuz yorumları ve anlamları, insani bir bakışla biçimlendiriyoruz.
Eğer bir küstahlık yapıp onun üzerine bir anlam oluşturmaya çalışacak isek, onun dinamiklerini dikkate alarak bunu yapmamız gerekir ki bunu bile fark edecek kadar objektif değiliz. Evrendeki trilyonlarca gezegenden biri olan dünya için "evimiz" falan diyoruz. Onu korumaktan, sahiplenmekten, onu biçimlendirmekten falan bahsediyoruz. Bu, komik. Gerçekten komik. Biz daha henüz varlığımızı fark etmeden, ateşi bulmadan, tarım yapmadan milyarlarca yıl önce bu gezegen bizsiz de buradaydı ve varlığını sürdürüyordu. Günümüzden bilemediğimiz yüzyıllar sonra biz muhtemelen burada olmayacağız ama o yine burada olacak. Buna rağmen kendimizi buraya ait hatta hâkim hissedebiliyoruz. Yüzyıllardır birlikte yaşadığımız bir virüsün yeni bir tipi ortaya çıktı diye tüm dünya felç oldu, biz hâlen ne kadar zayıf, ne kadar aciz bir tür olduğumuzu fark etmeyip evrimde kendimizi üst sıralarda falan görüyoruz. Kurduğumuz ve övdüğümüz medeniyeti, tek bir virüsün tamamen yok edebileceğinin farkında değiliz. Samanyolu galaksisinde başıboş gezinen milyonlarca şekilsiz, cansız, başıboş kaya parçasından tek birinin tamamen yok edebileceği bir medeniyetiz ama cep telefonu yaptık diye ilerlediğimizi falan sanıyoruz.
Bir gün, tamamen rastgele biçimde bir göktaşı gelir dünyamıza çarpar, tüm dünya üzerinde sayısız canlı ile birlikte yok olur ve bizim onu bin bir çeşit isimlendirmeyle anacağımız (muhtemelen kıyamet, yokoluş falan gibi çok büyük kasıtlarla) bu olay, evren için o kadar basit, o kadar sıradan bir olaydır ki. Bunu da göremiyoruz. Evrende her saniye, belki binlerce gezegen yok oluyor. Ama biz, başımıza gelebilecek böylesi bir olayı elbette kendi bakış açımızdan önemli görüyoruz. Ama madem anlamaya ve çözümlemeye çalıştığımız şey evren, olan biteni onun ölçeğinden ve onun bakış açısından tanımlamalıyız. Ve bu bakışla da bizim ve gezegenimizin yok olması, bir toz tanesinin uçmasından hiç bir farkı olmayan bir olaydır.
Özetle... Tüm anlamlandırma çabaları tamamen saçma ve yanlış. Evreni anlamamızı sağlayan değil aksine onu anlama çabamızı zorlaştıran bakış açıları. Zaten bu nedenle onu anlamaya hazır değiliz. Uzun bir süre de olacağa benzemiyoruz.
Umarım bir fikir verebilmişimdir. Sağlıcakla...