Tam olarak nasıl işlediğini bilmiyoruz ama hareketin; zaman ve mesafenin birleşiminden oluştuğunu biliyoruz. Yani aslında zaman gibi soyut bir kavramı değil hareketi ölçüyoruz. Zamanı hareketsiz ölçmek imkansızdır. Her güneş saati, kum saati hatta atom saati bile belli bir hareketin tekrarlanmasına endekslidir. Buna göre, zamanın olmaması demek, hareketin de olmaması demektir. Gözlemleyebildiğimiz evrende veya matematiksel evren modelimizde böyle bir yerin olduğunu sanmıyoruz.
Bundan trilyonlarca yıl sonra, evren gittikçe genişleyip, bütün yıldızlar ölünce ve evren soğuyup bütün protonlar bozununca, titreşecek hiç bir enerjisi kalmayan parçacıklardan oluşan ölü bir evren ortaya çıkınca, zaman da göreceli olarak durmuş olacak. Çünkü ölçemediğiniz bir şeyin varlığını da fark edemezsiniz.
Zaman, tekrarlayan herhangi bir hareket ile ölçülebilir. Bunun için; güneşin doğması-batması, gel-git oluşması veya yapay olarak oluşturulan hareketlerden (kum saati, sarkaç vb.) tutun da, daha gelişmiş teknolojiler kullanarak atomların rezonans frekanslarını sayan cihazlar bile işe yarar.
Bu bilgilere dayanarak, zamanın olmadığı yerde sonsuza kadar yaşayabiliriz, evet. Tabi buna yaşamak dersek. Eğer hareket ediyorsak, zaman yoktur diyemeyiz, eğer biz de dahil herşey duruyorsa, bu sefer de yaşıyoruz diyemeyiz. Zaten zaman duruyorsa, sonsuzluk kavramı da ortadan kalkmış olur.
496 görüntülenme