Evren sonludur da sınırlıdır da. Objektif bir tanımlama ile bu böyledir. Ancak göreli tanımlama da iş değişir.
Öncelikle evrenin içinde var olduğumuz için mega evren dairesel bir yapıda ise kenarı veya sınırı bizim için yoktur demektir. Yani evren içinde olan bir nesne evrenin kenarına veya sınırına asla ulaşamaz. Ancak bu göreli bir 'ulaşamama' halidir. Yani evren içinde var olan şeyler için ve de bizim için geçerlidir. Gerçekte evren hiçliğin (yani mekan ve zaman olarak tanımsızlığın) içindedir. Tabi bu 'içinde olma' hali de göreli yani bizim için bir ifade etme biçimidir. (Bu da çok ilginçtir çünkü aşağıda değineceğim gibi bu nedenle tanımlarımızın tümü göreli hale gelir. Yani tanımlarımız gerçekte tanımsızlıktan türemiş durumda olur bu gibi konulardaki tartışmaların sebebi de tanımlarda uyuşamama haline dayanır. Çünkü tanımlar alınan referans çerçevesine göre değişir. ) Yoksa evren hiçliğin ve tanımsızlığın bizzat kendisi olarak var olmuştur veya varoluş kaynağı bulmuştur. Yani bu iki halden türemiştir. Hiçlikten var oluş nasıl olabilir derseniz. Hiçlikten yani sıfırdan birşey mantıken var olamaz. Sıfırın bire dönüşmesi için en azından potansiyelin var olması gerekir. Bu da evrenin mutlak hiçlikten var olmadığını gösterir. Bunun yerine ise mutlak hiçlik yok ise mutlak varlık var olacak demektir. Yani içinde şuan gördüğümüz herşeyi var etme potansiyeline ve enerjisine sahip varoluş veya varoluş türü.
Devam edersek evren bu nedenle mutlak bakımından sonludur. Bizim için ise yukarıda belirttiğim gibi göreli olarak ise sonsuzdur. Bazı kişiler evrenin içinde bulunan bizleri kriter alarak (tanımlama açısından bizleri referans çerçevesi kabul etmiş olarak) bazı ifadelerle evren sonuna ulaşamayız bu yüzden sonsuzdur dese de bu aslında göreli bir durumu ve tanımlamayı ifade eder.
Peki evren sonlu ise evrenin 'dışında' ne var. Evrenin dışında olmak alışkanlıkla düşünüldüğü şekilde 'mekan bakımından' evrenin dışında olmak olarak algılanmamalı. Buradaki dışındalık hali 'tabi olmama' hali olarak düşünülmeli. Biz mekana tabi varlıklar olarak genelde bu hatayı yapar içinde veya dışında derken mekansal bir durumu düşünürüz. Oysa burada dışında diye kast edilen durum mekan ve zamanın 'dışında' olmak yani bunlara aşkın ve bunlara tabi olmamak veya bunların sınırlamadığı hal demektir. Bunu yapabilmek yani evrenin dışında olmak halini kavramanız için ise sizinde zaman ve mekandan soyutlanmanız ve tanımsız hale gelmeniz gerekir. (Aslında kavranması değil dönüşmek olarak bunu ele almalıyız) (Bu ise sonsuzluk demektir. Kavramak zor ama bu zorunlu olarak böyle olmak durumunda.) Bizler ise zamana ve mekâna tabi olarak var olmuş bir varlık olarak evrenin var oluş kaynağı olan tanımsızlık haline gelemeyiz. Bizler tanımlı bir göreli gerçeklik halindesiyiz. Bu yüzden tanımsızlığı kavrayamaz ve aynı nedenle de ona da dönüşemezsiniz. Göreli bir tanım olmanız için de var oluş anınızın bir başlangıcı olması gerek. (Çünkü zamanın başlaması için önce zamanın varoluş bulması gerekiyor) Çünkü tanımsızlık ancak tanım üretebilir. Ama tanımlılık tanımsızlık üretemez. (Bu yüzden bizler göreli bilinçlerimiz ile görmediğimiz bir rengi hayal edemeyiz ancak ve ancak evrenin bize sunduğu imgeleri hayal edebiliriz. Çünkü sonsuz bir bilinç halinde değil göreli ve sınırlı bir bilinç halindeyiz. Bu ise yani göreli bir bilinç halinde olma ise başlangıcı olan bir benlik bilinci ile var olma sanısı taşıyor olmamıza ve bilmeyen bir durumdan bilen hale gelmemize bağlıdır. İşte bu nedenle bizim zihinlerimiz zaten tanımlı olandan tanımlar üretebilir. Tanımsızlıktan ise tanım üretemez. Bu yüzden sıfırdan yani yokluktan bir imge veya renk üretemez. Çünkü bunlar henüz sonsuz bilinç tarafından tanımlanmamış durumdadır. Tıpkı şuan gördüğümüz hiç bir şeyin ve imgenin ( evren yok iken) tanımlanmamış olduğu gibi. )
Mevzu bahis tanımsızlık veya tanımlılık olunca Biri diğerinin öncülü veya kaynağı olmak zorundadır. Burada ise şu ortaya çıkar zihinlerimizin evrenle türettiği tutarlılık da (gerçeklik gibi) göreli bir durumdadır. Yani var oluşumuz veya gerçeklik gibi tutarlılık da mutlak değildir. Biraz daha açar isek Sadece bu evren 'içinde' (göreli zaman ve mekan tutarlılığı içinde yani başka bir açık deyişle mevcut uzay ve zaman tanımlılık sınırları içinde) geçerlidir. Bu yüzden tüm mantıksal ve tutarlılık da gerçeklikle birlikte görelidir. (Bu açık gerçeklere rağmen hale birileri 'bu mantıklı şu mantıksız' savunusu nasıl yapabiliyor anlamıyorum aslında anlıyorum çünkü onlar bilinçlerini bu yapay ve göreli gerçekliğin içine hapsetmiş oluyorlar. ) Yani gerçekligin göreli durumu bu kuralları ortaya çıkarır ve çıkarıyor ve tanımlıyor demektir. Oysa gerçekte yani evrenin var oluşu olmadan önce ne mekan ne zaman tanımı yoktur. Tanımsızlık halinde ise zaman diye bir şey yoktur ki onun başından veya sonundan bahsedelim. (Aynı şeyin mekansal olarak da geçerli olduğuna dikkatinizi çekmek isterim . Yani uzaysal olarak da bu sınırsızlık söz konusu olacaktır evrene tabi olmama halinde. ) Bunu yapanlar sadece kendi göreli varlıkları nedeniyle fazlası ile başı ve sonu düşünme alışkanlığına kapılmış olarak zamansızlık halinde bile zaman arayan zamansızlık haline bile zaman izafe eden kişilerdir. Oysa zaman yokken baş ve sondan hiç bir şekilde bahsedilemez.
Gelelim evrende var olanlar sınırsız mıdır. Sorunuzu daha iyi ifade edersek evrende var olabilecekler sınırsız mıdır. Yani var olabilecek varlık örnekleri sınırsız mıdır. Örneğin evrende 5 kanatlı Bir kuş var olabilir mi. Evet olabilir. Entropik açıdan ve termodinamik açıdan olabilecek doğru enerji kullanımı ve enerji dengesi sağlandığı sürece bu gibi varlıkların var olabilmesi mümkün olmalıdır. Çünkü evrendeki var oluşu sınırlayan şeyler bu gibi enerji dengeleri ve aerodinamik kurallardır. Bunlarda sorun çıkarmayan tüm var oluş biçimleri mümkün olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü tek sınır bunlardır. Tabi bildiğimiz canlı formu olarak söylüyorum. Çünkü şuan sadece et ve kemikten oluşan su bazlı karbon temelli bir yaşam formu olarak sadece bu formu biliyoruz. Evrende hiç bilmediğimiz madde formları varsa başka yaşam formları da mümkün olabilir. Yok eğer bilinen madde formları ile bu işi sınırlarsak karbon temeli dışında yaşam formu bulmak zor olabilir. Silisyum vs gibi kayaç elementleri için olabilir diyenler varsa da bu zor görünmektedir. Bu nedenle et ve kemik yapıdan oluşan bambaşka şekil ve suretlerde (imgelerde) canlıların var olması anlamında varlık bir sınır taşımaz. Ki şuanda bile biz var olan canlı çeşitliliğinde aklımıza gelebilecek bir çok örneği görüyoruz. (Çok kollu ahtapot vs gibi) Bu nedenle hayal edip ancak göremediklerimizim (yani henüz var olmamış durumdakiler) (örneğin 5 kanatlı kuş gibi ) var olabilmesi neden mümkün olmasın ki. Göremedik veya hiç görmeyeceğiz diye renkleri sadece bizim gördüklerimiz kadar sanmak çok sınırlı bir düşünme biçimidir. Unutmamak gerekir ki bugün gördüklerimiz de 'dün' yoktu. Ki bu kendimiz için de geçerli dün yokken bugün var olduk.