Slackenuc (Sicim Teorisi)
Sicim Kuramı, fiziğin temel modellerinden birisidir. Yapı taşı olarak Standart modelde kullanılan boyutsuz noktalar yerine, tek boyutlu uzanıma sahip sicimler kullanılmaktadır(ki bu sicimlerin diğer teorilerde -M-Kuramı gibi- aslında tek boyutlu değil iki boyutlu da olabileceği gösterilmiştir.). Bu temel yaklaşım farklılığı, parçacıkları noktalar olarak tasvir eden modellerde karşılaşılan bazı problemlerden sakınılmasını sağlamaktadır.
Kuramdaki temel fikir, gerçekliğin esas bileşenlerinin rezonans frekanslarında titreşen ve Planck uzunluğunda olan (10−35 mm civarı) sicimler olduğudur.
Sicim denilen yapı taşlarını gözlemlememiz neredeyse imkânsız olduğu ve dolayısıyla bu teori yakın zamanlarda test edilemeyeceği için, şu an fizikçilerin en çok tartıştıkları konulardan biri de, bu kuramın, fiziksel bir kuram mı yoksa yalnızca felsefi bir teori mi olduğudur.
Sicim teoremi 6 yeni boyut daha önerir, fakat bu boyutları standart anlamdaki mekân ve zaman boyutları değil, bunlara bağlı alt boyutlar gibi tanımlar (bildiğimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutu üzerinde dairesel olarak katlanmış ekstra boyutlar). Mesela çok ince bir tel düşünelim 2 mm kalınlığında, bu tel uzaktan bakılınca bizim için tek boyutlu bir doğrudur, diğer boyutları bizim için yok gibidir. Fakat bu telin üzerinde hareket eden bir karınca için telin üzerinde sağa ve sola gidip tur atılabilir ve o yönlerde de boyut vardır. İşte o boyutlar ancak o seviyeye inince anlam kazanır ve her zaman gözükmezler. Membranların oluşturduğu parçacıkların da çok küçük yüzeyler olduğu ve onların seviyesine inince anlaşılabileceği düşünülmektedir. Bu yüzeyler farklı titreşimlerle farklı atom altı parçacıkları, bu atomaltı parçacıklar da birleşerek atomları oluşturmaktadırlar.
Şu anda evreni açıklayan iki fizik teorisi vardır diyebiliriz: Birincisi, yıldızlar, galaksiler gibi çok büyük boyutlu maddeleri açıklayabilen, Einstein’ın görelilik teorisi, ikincisi ise atomlar gibi çok küçük boyuttaki maddeleri açıklayabilen kuantum mekaniği. Bu iki teori de aynı evreni açıkladığına göre, ikisini bir teoride birleştirildiğinde evreni bütünüyle anlamak mümkün olmalıdır. Ancak bu bugüne kadar başarılabilmiş değildir. Yapılan birkaç denemede bazı olasılıklar bulunmuş ancak bu olasılıklar sonsuz değer vermekte olduğu görülmüştür. Oysa olasılık 0 dan küçük 1 den büyük olmamalıdır. Sicim kuramından yararlanılarak yapılan çözümlerde bu sonsuzluklardan kurtulunup makul sonuçlar elde edilinmiştir. Bu birleşim, şimdiden bilim tarihinin en büyük adımı olarak kabul edilmektedir.
Sicim teoremi son gelişmeler ışığında membran (ince zar) teoremi (M-Kuramı) olarak anılmaktadır. Parçacıkların sicim değil, bir membran gibi olduğu ve farklı boyutlarda büzüştüğü düşünülmektedir. Membran-M olarak da adlandırılmaktadır.
Birçok fizikçi ispatlanabilir bir teori olmadığı için bu teoriyi benimsememektedir. Çünkü bahsedilen sicim membran parçacıkları ışığın en küçük dalga boyundan bile küçük olduğundan görüntülenmesi şimdilik olanaksızdır. Başka bir kanıt yolu da henüz bulunamamıştır.
Membran teoremi (M-Kuramı)’ne göre membran parçacıkları farklı boyutlarda büzüşerek onuncu boyutu oluşturmaktadır(tenthdimension). Membran parçacıklarının farklı boyutlardaki her bir büzüşmesinden farklı evrenler oluşmaktadır ve onuncu boyut bu mehtemel evrenler ve bu evrenler arasındaki geçişleri de içermektedir. Onbirinci boyutu ise daha farklı membran parçacıklarının titreşimleriyle oluşan ve adına evren diyemeyeceğimiz “slackenuc”lar oluşturmaktadır. Slackenuc, bilmediğimiz muhtemel diğer evrenlere verilen bir isim değil, tamamen farklı membran parçacıklarının titreşimiyle oluşan, evren eşdeğerinde ve bazı öncü fizikçiler tarafından kabul edilen bir olgudur. Farklı membran parçacıklarının oluşturduğu “slackenuc”lar arasındaki geçişler de “anerk” adı verilen onikinci boyutu oluşturmaktadır ve anerkin muhtemel bütün olasılıkları barındırdığı düşünülmektedir. Anerk, bir anlamda, fizikçilerin tanrı kavramı için geliştirdikleri bir kuramdır.
M-kuramı 5 adet sicim kuramını (tip I, tip IIa, tip IIb, HO, HE) ve süperkütleçekimi kuramını birleştiren birleşik bir kuramdır.
Multiverse
Seviye 1 Paralel Evrenler
Bu seviyedeki çoklu evrenler fikrinin temel olarak söylediğine göre, uzay o kadar büyüktür ki, istatistik kuralları çerçevesinde bir yerlerde tamamen Dünya gibi başka gezegenler olması gerekir. Aslında, sonsuz bir evrende, sonsuz çoklukta gezegen olacaktır ve bunlardan bazılarında gerçekleşen olaylar, hemen hemen kendi Dünya'mızda olanlarla aynı olacaktır.
Bu evrenleri bizler göremeyiz, çünkü bizlerin kozmik görüş alanı ışık hızıyla sınırlıdır. Işık hızı, nihai hız sınırıdır. Işık, yaklaşık 13.8 milyar yıl önce Büyük Patlama'dan sonra yola çıkmıştır ve dolayısıyla ışığın 13.8 milyar yılda alabileceği mesafe olan 93 milyar ışık yılı çapındaki bir hacmin ötesini göremeyiz. Buna Hubble Hacmi denir ve gözlenebilir evrenimizi sınırlandırır. Bu tür evrenlerin varlığı, 2 varsayıma dayalıdır:
Evren sonsuzdur (veya neredeyse sonsuzdur),
Sınırlı bir evren içerisinde, bir Hubble hacmi içerisinde bütün parçaların her bir konfigürasyonu birden fazla defa gerçekleşmektedir.
Eğer bu tür paralel evrenler varsa, bunlardan birine erişmek imkansızdır veya en iyi ihtimalle olanaksızdır; çünkü her şeyden önce, hangi yöne doğru bakmamız gerektiğini bilmemiz mümkün değildir. Seviye 1 Paralel Evrenler, tanım gereği, bizden aşırı uzakta olan, dolayısıyla hiçbir şekilde bilgi alışverişi yapamayacağımız evrenlerdir (sadece Hubble hacmimiz içerisinde bilgi alışverişinde bulabildiğimizi unutmayın).
Seviye 2 Paralel Evrenler
Bu seviyedeki paralel evrenlerde, uzay bölgeleri bir genişleme evresi geçirmeye devam eder. Bu evrenlerde devam eden genişleme yüzünden, bizimle diğer evrenler arasındaki uzay, kelimenin tam anlamıyla ışık hızından daha hızlı genişlemektedir - ve bu yüzden hiçbir şekilde ulaşılamazlardır.
Bu tür evrenlerin var olduğunu varsaymak için 2 olası teorimiz vardır: sonsuz enflasyon ve ekpirotik teori.
Seviye 3 Paralel Evrenler
Popüler bilimkurgu filmlerinde işlenen paralel evrenler, genellikle bu türden evrenlerdir. Bu evrenler, kuantum fiziğinin çoklu dünyalar yorumundan kaynaklanırlar (ki buna az sonra daha detaylı bir şekilde bakacağız); ancak burada olan, özetle, olabilecek her şeyin gerçekten de olmasıdır.
Seviye 3 paralel evrenler diğerlerinden farklıdır; çünkü bu evrenlerin hepsi bizim kendi Evren'imizin içinde yer alırlar; ancak buna rağmen o diğer evrenlere erişmeniz mümkün değildir. Seviye 1 ve Seviye 2 evrenlerin hiçbiriyle, bugüne kadar hiçbir temasta bulunmadınız ve muhtemelen asla bulunamayacaksınız; ancak Seviye 3 evrenlerle sürekli temas halindesiniz. Her an, her gözlem yaptığınızda, her yeni karar aldığınızda, farkında olsanız da olmasanız da, yepyeni evrenlerin yaratılmasına sebep oluyorsunuz!
Seviye 4 Paralel Evrenler
Bu tür evrenler, bu noktaya kadar ele aldığımız türlerin hepsinden daha acayip olanıdır ve tabii ki, en tartışmalı olan da budur. Çünkü temel olarak bu tür evrenler, Evren'imizden farklı matematiksel kanunlara sahiptir. Bu seviyenin söylediği şudur: Fizikçilerin kâğıt üzerinde çalışabileceği herhangi bir evren, matematiksel olarak mümkünse, fiziksel ve fiili olarak da muhtemelen vardır. Buna matematiksel demokrasi prensibi adı verilmektedir.
Yani burada söz ettiğimiz, gerçek anlamıyla, fiziksel evrenlerdir. Her biri, bizimkine benzer veya farklı olan, fiziksel gerçekliklerdir. Bunlar içerisinde bağımsız yaşam formları oluşmuş veya oluşmamış olabilir. Canlı ve cansız ayrımının ötesine geçen, fizik ve kimya gibi bilim dallarının tanınmaz halde olduğu tüm fiziksel gerçekçiliğe sahip alternatifler bu kapsamda değerlendirilebilir.
Modellemeler için şuraya tıklayıp araştırma yapabilirsiniz.
Kaynaklar
- C. Caner Telimenli. Sicim Teorisi Nedir?. (20 Şubat 2019). Alındığı Tarih: 9 Şubat 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı