Bizler hayatta kalanların torunlarıyız. Yani ne olursa olsun ilerlemeye devam eden ve bir şekilde kaotik ortamdan sıyrılmışların devamı. Mevcut psikolojimizi şekillendiren evrimsel baskı çoğunlukla Afrikadaki avcı-toplayıcı zamanlarda şekillendi. O dönemi kısaca düşünelim sürekli bir açlık,hastalık, av olma tehdidi her an bir yakınınız, siz veya derin bağlar kurduğunuz bir kişi aniden ölebilir ki ölüyordu da. Bu kadar kaotik bir ortamda sürekli "trajik" bir olay geçiriyorduk. Bu trajik olaylara takılmak demek ölüm demekti çünkü sürekli olarak o ana ve geleceğe odaklanmayı engelliyordu ki avcı-toplayıcılık felsefesini amiyane tabirle "bugün buldum bugün yerim" mantığında düşünürsek, bu ölüm demekti. Yani dostum eğer düzenli olarak bu anıları duygusal olarak sana tetikleten etkenler yoksa zaten bir süre sonra bunlar sadece bir anıya dönüşecek peki nelerdir bu etkenler tahminen; müzik(özellikle arabesk ve hüzünlü müzikler) filmler(yine özellikle sana bunu hatırlatabilecek türde filmler, diziler), belki kişinin kendisi ama bu bile bir süre sonra semantik doygunluk nedeniyle eğer müzik vb. dinlemiyorsan geçer. Tavsiyem bir süre müzik dinleme, can sıkıntısıyla yüzleş çünkü can sıkıntısı evrimsel olarak avantajlı bir şey fakat eğer can sıkıntısı tetiklendiğinde sigara, müzik, film, yemek, oyun, alışveriş vb. tarz şeylere yönelirsen sorunu sadece ertelemiş olursun.
Yeni bir arkadaş edinmek, mesleki yani iş hedeflerin varsa ya da akademik bunlara yönelebilirsin. Yeni bir kız arkadaş veya arkadaş edinmek o sérotonin hormonunun baskısını rahatlatır diğer hedeflerine daha rahat yönelebilirsin(geçmiş tecrübelerini ve başkalarının tecrübelerinden ders çıkarmanı öneririm bunları yaparken). Sağlıcakla.
Kaynaklar
- Y. N. Harari. (2014). Sapiens. ISBN: 9781448190690. Yayınevi: Random House.