Bu soruda iki noktada hata olduğunu düşünüyorum. Birincisi evrimsel süreçteki güçlünün hayatta kalması durumunun stratejik bir hedef için fırsatların değerlendirilmesi olarak yorumlanması, ikincisi ise biri biyolojik diğeri sosyolojik iki konunun sanki aynı konunun çelişkili örnekleriymiş gibi algılanması.
Doğada güçlünün ayakta kalması durumu doğrudan hayatta kalabilme, ölmeme ve üreyebilme olarak değerlendirilmelidir. Fırsatları yakalayarak toplumda üst sıralara çıkma ve başkalarının zayıflıklarından ya da iş gücünden yararlanıp, bunu kendi konumunu sağlamlaştırmak ve zenginleşmek için kullanmak insana özgü bir davranıştır. Evet doğada zayıfların alt kademe işlerde kullanıldığı da olabilir ama çoğunlukla zayıflar sürüden ayrıştırılarak hem grubu daha dinç tutmak hem de beslenmesi gerek boğaz sayısını azaltarak besin sorununu azaltmak amaçlanır. Hatta bazı sürülerde, zayıfların sürüden ayrı ilerlemesi "zorlanarak", olası bir avcının önce ona saldırması ve sürünün geri kalanının güvenle kaçması gibi bazı taktikler vardır. Ancan bunların hepsi en temel doğa kanununa dayanır: Hayatta kalmak.
Ayrıca doğada güçlü olmak fiziksel olarak güçlü olmak demek değil, ortam şartlarına en uygun şekilde uyum sağlayan demektir. En ünlü örnek, dinozorlar ve hamam böcekleri, hatta memelilerdir.
İnsan dünyasında kölelerin zayıf olduğu tanımı doğadaki gibi bir zayıflık değildir. Doğada grubun en baskın üyesine kaba kuvvetle kafa tutarak herhangi başka bir üye en tepeye çıkabilir. Ancak insanlarda en tepedeki kişiler fiziksel zayıflıklarını ya yardımcı aletlerle (silah vs.) ya da politik ya da ekonomik olarak kapatırlar. Kölelik de silah zoruyla yurdundan ya da hayatından kopartılan insanların ekonomik yöntemlerle kontrol altında tutulmasına dayanır. Kölelerin yaptıkları işleri "sahipleri" de gayet yapabilir ancak yapmamayı tercih ederler çünkü "güçlüdürler". Daha vahimi, köle bir anneden doğan çocukların da köle olarak görülmesidir.[1] Bu en başta insanlık onuruna aykırıdır ve doğa kanunu olarak düşünülemez. Köle sahibi olan insanlar hayatta kalmak için köle sahibi değillerdir, köleleri vardır çünkü yapabiliyorlardır ya da güçlü biriyle aynı taraftalardır.
Amerikada kölelik sistemi hala yasalken, afrikalı köleleri olan afrikalılar da olduğu söylenmektedir. Köle sahibi olan bu afrikalılar güçlü oldukları için değil, daha önceki kölelik hayatlarında iyi hizmet ettikleri için bu hakka sahip olmuşlardı.
Bütün bunları düşünürsek kölelik sisteminin doğadaki evrim yasasıyla hiçbir benzerliği yoktur.
Kaynaklar
- C. Simkins, et al. Köleliğin Acı Kökleri: İlk Afrikalılar’ın Amerika’ya Ayak Basışının 400’Üncü Yıldönümü. (21 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 20 Mart 2024. Alındığı Yer: VOA Türkçe | Arşiv Bağlantısı