İnsan “GERÇEKTEN” Sevdiği hiçbir şeyi unutmaz!
Ki unutmamak da sevdiğinin en önemli göstergesi.
Sevilen tamamlayandır.
Sevilen esirgenendir.
Sevilen önemsenendir.
Sevilen mutlu edendir.
Sevilen umut verendir.
Hele bir de seven ise…
Fakat erkekler söz konusu olduğu zaman ve hele ki coğrafyamıza özgü toplumsal ve tarihsel tahakkümümüze özgü sosyo-politik olarak, egemenlik erkinin alkış tutanı ise, durup düşünmek lazım.
Durup düşünmek lazım sevginin gerçekte ne olup olmadığına ve yaşamdaki karşılığına yönelik.
Özünde sevgi emektir, sahiplenmektir, üretmektir ve nihayet paylaşabilmektir. Ancak coğrafi ve kültürel kodları genetik kodlarından baskın, ülkem insanı misali bir erkeklik tasvirinde, korkarım ki her şeyin ve bir anda ters yüz olması işten bile değil.
İşte o zaman emek olan sevgi emeğe konan, sahiplenmek olan sevgi mallaştırılan, metalaştırılan, üretmek olan sevgi yok eden ve nihayet paylaşmak olan sevgi mülk kılınan bir ucubeye dönüşür.
Bundan sonrası ve yurdum erkeği misali sevilen artık;
Tamamlayan değil yamanan,
Esirgenen değil hırpalanan,
Önemsenen değil yok sayılan,
Mutlu eden ve edilen değil kahredilen,
Umut veren değil yaşamdan koparan ve koparılan bir makineye döner.
“Ya benimsin ya toprağın diyenin” gözünü tez elden toprak doyursun…( Ta bağırsaklarımdan gelerek söyledim) Gerçek Sevgiyle