Kültürün gelişiminde kadınların kamu alanından uzaklaştırılıp daha çok ev içinde ve çocuk bakımı üzerine görev alması, kadının seyahat, eğitim ve rekabetçi ticaret yapmak gibi mevhumlara katılımının imkansız hale gelmesi kadının bilimden tutun da her türlü kültürel alanda dışarda kalmasına sebep olmuştur.
Bilim ve felsefe tarihine bakıldığında ilk çalışmaların Antik Yunan'da akademi çevresinde yapıldığını bu çevrede kadınların fazla yer almadığını görüyoruz. Hypatia gibi nadir örnekler var ve Hypatia da babasının akademisyen ve filozof olması ve kızına destek olmasıyla bir şans bulmuş diyebiliriz.
Ortaçağ ile birlikte bilimsel çalışmaların dini kurumlara taşındığını, manastırlarda çalışmaların ortaya çıktığını görüyoruz. Ortaçağda eğitim ancak bir ustanın yanına girmek, başka ülkelere seyahat etmek veya kilise ve manastır hizmetinde olmak ile mümkünken, doğa bilimleri henüz kocakarı ilaçları olarak görülüyor ve bu tip meziyetleri olan adınlar cadı olarak yakılıyordu. Zamanla kilise kurumları bu ilk tıp ve doğa bilimleri çalışmalarını da mümkün kılmaya başladı diyebiliriz. 11. yy'da yaşayan Hildegard von Bingen'in yaşadığı manastırda felsefe, teoloji çalışmalarının yanında bitkiler ile yaptığı çalışmalar ile yine nadir kadın bilginlerden olduğunu söyleyebiliriz.
Zamanla din bilim çatallanması ve bilimin sekülerleşmesi ile bilimsel çalışmalar da bilimsel kurumlara taşınmış ama pratikte bu alanların erkek egemen alanlar olması geleneği de yaşamın akışına uygun olarak devam etmiştir.
Günümüzde hala Dünya genelinde kadının eğitimden yararlanması ve seyahat hakkının kısıtlı olduğunu görüyoruz. Yani bir kadın bir erkek kadar özgür seyahat edemiyor, kendi kariyerini planlayamıyor, çocuk sahibi olduğunda kariyerine ara vermek zorunda kalıyor, tüm bu sebeplerden kurumlarda tercih edilmiyor, kabul görmüyor. Belirli bir alanda çalışan kadının sayısının az olması da yine o aldnda kadın yöneticilerin de az olmasına sebep oluyor. Akademik kurumlarda da kadın yöneticinin az olduğunu görüyoruz.
Ayrıca birçok kadının da bilime yaptıkları değerli katkılara rağmen isimleri bilinmiyor ve duyulmuyor.