Son derece komplike bir soru, ama cevaplamaya çalışacağım.
Öncelikle, böyle bir soruyu cevaplamak için, soruda yer edilen kelimelerin, daha doğrusu kavramların ne anlama geldiğini, neyi ima ettiğini bilmemiz gerekir. Bunu soru bağlamında belirtmediğiniz için, genel olarak tanımlar üzerinden gideceğim. Ancak bu kavramların (özellikle ahlak) tek bir tanımı olamayacağından dolayı, vereceğim cevapların sizi veya okurları tatmin etmesini garantileyemem.
İlk olarak, benzer noktalardan bahsedelim. Bu 3 kavram ve ilişkisi her ne kadar tartışılsa da, genel olarak hepsinin insan anlayış, davranış ve değerlerinin gelişimi ile ilgili olduğu kabul ediliyor.
Tanımlara başlıyorum.
Oxford sözlüğüne göre "Eğitim" kelimesinin anlamı; "yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme."
Wikipedia'ya göre eğitim; "okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi."
Birçok kaynakta ve sözlükte, bu tarz tanımları görebiliriz. Kısaca, toparlarsak;
Eğitim, öğrenmeyi kolaylaştırma veya bilgi, beceri, değer, kişiliğimizin gelişiminde yer alan ahlak, inanç ve alışkanlıkların kazanılması sürecidir.
Ahlak ise, neyin doğru neyin yanlış, neyin iyi neyin kötü olduğuna dair bir inançlar sistemidir. Genellikle dini veya felsefi ilkelere dayanır, ancak sadece din veya felsefeyle sınırlı değildir. Toplumsal normlar, kişisel nedenler ve kültürel faktörler de bunun içine girebilir.
Din, insanlığı maneviyat ve ahlaki değerlerle ilişkilendiren bir inançlar ve uygulamalar sistemidir. Genellikle doğaüstü bir varlığa veya varlıklara olan inancı ve bir dizi ahlaki ilkeye bağlılığı içerir.
Sorunuzda bahsettiğiniz 3 kavramı yeterli düzeyde tanımladığımızı düşünüyorum. Şimdi ise, ilişkisine değinelim.
İlk olarak, bu kavramların bahsettiğim tanımlamalara göre son derece farklılıkları bulunuyor. Örneğin, "eğitim" dediğimiz kavram, insanın hayatta gerekli olduğuna inandığımız bilgilerin ve becerilerin öğretilmesi, kişiliğin gelişimini etkileyen faktörlerin, kişiye kazandırılmasıyken, yani toplumsal normlara göre olması ve hakikatin (bilimin, nesnel olan şeylerin) öğretilmesiyken, "ahlak" dediğimiz kavram ise, kişinin kendi inançları dahilinde neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ele alan bir kavramdır.
Buradaki temel ve bariz fark, bir tanesinin "öznel" olması, diğerinin ise "nesnel" olmasıdır. Yani, biri "gerekli bilgi ve beceri" olarak nitelendirilen realitenin öğretmini amaçlayan sistem. Diğeri ise kişinin gerçeklikten bağımsız olarak kendi dürtülerine yönelik, kendi inançlarına yönelik kişiliğini belirlediği sistemdir.
"Ahlak", kişinin bireysel olarak bir şeye inanmasını ve kendi yaşamını ona göre ayarlamasını tanımlarken, "eğitim" ise, daha çok toplumun her kesimine hitap eden ve her bir bireyin hayatında ihtiyaç duyduğuna veya duyacağına inandığı bilgi ve becerilerin öğretilmesini, kazandırılmasını tanımlar.
Ancak başta dediğimiz gibi "ahlak" dediğimiz şey, toplumsal normlardan etkilenen ve şekillenen bir şeydir. Örneğin, bir toplum, küfür veya argo sözleri son derece ayıp olarak algılıyorsa, oradaki ahlak anlayışına uymuyorsa, orada doğan bir çocuk doğal olarak küfürden ve argodan uzak olacaktır ve kendi ahlakı da toplumun anlayışına göre şekillenecektir.
Eğitim ise, toplumu etkileyen bir şey olduğuna göre, toplum eğitimden, ahlak ise toplumdan etkileniyor diyebiliriz. Yani, eğitim sistemi güçlü olan bir toplumda ahlak anlayışı da ortaktır, ahlak anlayışının ortak ve güçlü olduğu toplumda da dayanışma vardır diyebiliriz.
Dini ise bu iki kavramın dışında bırakmamız gerekiyor. Çünkü din, bireylerin kendi inandığı inanç sistemleridir. Ancak ahlaktan farklıdır. Çünkü ahlak, birçok faktörden etkilenebilir. Fakat din ise toplumun normlarına göre o kadar da esnetik değildir. Din, toplumun normlarından çok, kişinin o dinden ne anladığına göre değişir. Örneğin, kutal kitaplardan biri üzerinden düşünürsek, kutsal kitaptaki bir cümle, bir alim tarafından şeklinde yorumlanabilirken, başka bir alim onu şeklinde yorumlayabilir. Bir birey, oradaki cümleyi şeklinde yorumlarken, başka bir birey onu şeklinde yorumlayabilir. Burada "yorumlama"dan kastım, inançtır. Yani siz bir cümleyi okuduğunuzda, o cümlede kastedilen şeyin tam olarak yazdıldığı gibi olmadığını, metaforik yazıldığını düşünebilirsiniz. Ancak bazıları da farklı düşünebilir. Ve bu düşünceler birbirleriyle çatıştığında, toplumda bir ayrışma gerçekleşebilir. Bunun önlenmesi içinse, toplumun her kesimine hitap eden "eğitim"in içine, din gibi bireye hitap eden bir sistemi katmamaktır.
110 görüntülenme