Annenizin astrolojiye olan bu inancı, her ne kadar anlık bir psikolojik yatışma (psychological soothing) sağlasa bile uzun vadede bazı kognitif ve davranışsal riskler barındırabilir. Örnek veriyorum bu tür epistemik açıdan temelsiz inanç sistemlerine sürekli maruz kalmak, genel eleştirel düşünme kapasitesinin ve rasyonel değerlendirme becerilerinin aşınmasına yol açar; bu durum Barnum etkisi ve doğrulama yanlılığı (confirmation bias) gibi kognitif yanlılıkları pekiştirerek diğer yaşam alanlarındaki karar verme süreçlerini suboptimal hale getirebilir. Ayrıca bireyin denetim odağını içselden dışsala kaydırarak (shift in locus of control from internal to external), öz-yeterlilik (self-efficacy) algısını zayıflatabilir ve bireyi hayatın zorlukları karşısında daha pasif bir konuma itebilir. Bu durum da haliyle daha adaptif ve kanıta dayalı başa çıkma mekanizmalarının (adaptive and evidence-based coping mechanisms) geliştirilmesini engelleyebilir ve bireyi diğer yanlış bilgi türlerine (misinformation) ve potansiyel manipülasyonlara karşı daha savunmasız bırakabilir. Yani kısa vadeli anksiyete redüksiyonu ve ontolojik güvenlik hissi, uzun vadede bilişsel kaynakların yanlış tahsisine (misallocation of cognitive resources) ve rasyonel fail olma kapasitesinin (capacity for rational agency) sınırlanmasına neden olma riski taşır.
Mealini de şöyle diyebilirim:
Anneniz o hikayelere (burçlara) çok fazla inanırsa, sanki en sevdiği çizgi filmdeki kahraman her şeyi onun yerine yapacakmış gibi düşünebilir. Ama gerçek hayatta kendi süper güçlerimizi, yani aklımızı kullanmamız gerekir, değil mi? Eğer anneniz önemli bir karar verirken sadece o hikayelere güvenirse, kendi harika fikirlerini dinlemeyi unutabilir ya da gerçekten işe yarayacak şeyleri öğrenmek yerine hep o hikayelerin peşinden gidebilir. Bu da sanki bisiklete binmeyi öğrenmek yerine hep birisinin onu itmesini beklemek gibi olur; kendi başına gitmenin ne kadar eğlenceli olduğunu ve ne kadar uzağa gidebileceğini keşfedemeyebilir.