Başlıkta kullandığınız ifade, All About Space dergisinin Nisan 2020 sayısının 28. sayfasında dile getirilen ifade olsa gerek. İlgili yazı da zaten Planck yıldızları ile ilgiliydi.
Planck yıldızı teorisi üzerine pek fazla kaynak ve makale yok bildiğim kadarı ile. Zaten yakın zamanlı bir teori, üzerine yeterince çalışılmaması da normal. Burada kısaca Planck yıldızı nedir söyleyelim:
Bildiğimiz "fani" yıldız nasıl bir yapıdır? Uzay boşluğundaki bildiğimiz gaz toz gibi maddeler kümelenir ve yapının kütlesi arttıkça kütleçekimi de artarak çevreden daha fazla madde toplamaya başlar. Bu kümelenme belirli bir miktarı aşınca yapının merkezden uzak bölgelerindeki madde, kütleçekiminin etkisi ile iç bölgedeki maddeye basınç uygular. Merkezdeki madde de ısınır ve dışarıdan gelen basıncı dengelemek için enerji üretir ve tüm bu yapı büyük bir ateş topuna dönüşür. Kabaca böyle... Planck yıldızı da bu temel "dıştan gelen basınca merkezde enerji üreterek cevap verme ve yapıyı dengeleme" mantığının bir karadeliğin içinde oluşması teorisidir.
İnsanoğlu olarak henüz elimizdeki bilgi ve gözlem gücü ile karadeliklerin içinde neler dönüyor, tam olarak bilmiyoruz. Kara deliklerden ışık bile kaçamadığı için haklarında bilgi sahibi de olamıyoruz pek ve olay ufkunun içerisinde olan biteni "bilmiyoruz" deyip kesip atıyoruz. Planck yıldızı teorisine göre yıldız kendi içine çöküp bir karadeliğe dönüştükten sonra, belirli bir aşamadan sonra bir şekilde dıştan gelen basınca içten de, kuantum ölçeğinde -henüz doğasını bilmediğimiz başka bir kuvvet olabilir- bir kuvvet bir dengelemenin söz konusu olabileceği. Bunun da temel dayanağı şu: Bildiğimiz madde, içinde bulunduğumuz ve dinamikleri bilinen evrende ancak, büyük patlamanın ilk anlarındaki madde yoğunluğuna kadar sıkışabilir. Zaten bu fizik biliminin izin verdiği en yüksek basınç ve ortam. (10 üzeri 96'ydı sanırım) Buna göre bir yıldız çöküp karadelik oluştuğunda dışarıya ışık bile kaçamadığı için çevresinde bir olay ufku oluşsa ve biz orada olan biteni görmesek de aslında içe çökme eğilimi devam ediyor olması gerekir. Nereye kadar? Bunu tam olarak bilmiyoruz ama en azından Planck ölçeğine kadar. İşte bu olduğunda karadeliğin merkezinde bir planck yıldızı oluşur.
Peki bu aşamadan sonra ne olur? Madem ortada bir iç ve dış basınç dengesi söz konusu bu yapıya da bir yıldız denebilir. Ve gerek bir yıldız çeşitli iç dinamiklerle ve dönüşümlerle patlayıp uzaya madde ve bilgi saçabiliyor ise, gerekse de planck ölçeğinden büyük patlamayla ve çok büyük bir şişme ile ortaya evren çıktıysa bir karadeliğin merkezinde oluşan planck yıldızı da henüz bilmediğimiz bir mekanizma ve kuvvet ile patlayabilir, şişebilir ya da dışarıya bilgi sızdırabilir. Buna da büyük sıçrama (Big bounce) demişler.
Öyle mi? Hani nerde? Yok... Çünkü bu teoriye uyum sağlayabilecek herhangi bir yapı ya da olay bugüne kadar gözlenmedi ya da gözlediklerimizin hiç biri bu teoriye uyum sağlamıyor. Yani gözlemlediğimiz kara deliklerin hiç birinin patladığını, şişme sürecine girdiğini görmedik. İşte bu teoriyi yazıp dile getiren biliminsanları da, sizin başlığınızdaki konuyu dile getiriyorlar anladığım kadarı ile.
Çünkü sürece bakarsak söz konusu yapı bir yıldızdan kara deliğe, kara delikten planck yıldızına ve oradan da tekrar büyük patlama benzeri bir şişmeye evriliyor. Ve zaman, Einstein'ın kuramlarına göre sürekli değişen bir yapı olduğu için durum iyice bulanıyor. Bu durumda da olan biteni anlayabilmek için şöyle bir düşünce deneyine başvuruluyor anladığım kadarı ile: Biz elimize bir saat alsak ve kara deliğin içinde oluşan planck yıldızının yüzeyine bir tabure koyup çayımızı elimize alıp saatimize odaklansak büzüşme, şişme, patlama vs. süreçleri gayet normal olur. Ama size o çayı koyan çaycı arkadaş olan biteni dünyadan izleyecek olursa o süreç, milyarlarca yıl sürer. Çünkü evrenin başlangıcındaki madde ve enerji yoğunluğundaki bir ortamda çay içiyorsunuz. Nasıl İnterstellar filminde ekip karadeliğin yakınındaki gezegene indip bir kaç dakika geçirdiklerinde gezegenin dışında bekleyen arkadaşları yıllarca beklemişti, burada da planck ölçeğinde geçen süre, dışarıdaki ortama göre inanılmaz ölçekte farklılık sunar. Bugün biz, yaptığımız matematiksel hesaplamalarla evrenin oluşum aşamalarını, şişme evresini falan saniyenin milyarda bilmemkaçı gibi kesirlerle dile getiriyoruz ya. Bunlar hep çok ince hesaplarla ortaya çıkmış çok önemli ve değerli bilgiler ama evrenin oluşumundaki planck ölçeğindeki şartları ve zaman akışını, dışarıdan gözlemleyebilecek ve kendi saatine göre kıyas edebilecek başka bir çaycı yok. Şu an üzerine sohbetleştiğimiz söz konusu planck yıldızı teorisinde, olan biteni dışarıdan inceleme ve kıyas etme şansımız olacağı için durumlar biraz farklı. Çünkü sanki büyük patlamayı dışarıdan gözlemliyoruz ve kendi zaman akışımıza göre ölçümlendiriyoruz gibi bir durum söz konusu.
Dergideki makalede de bu zaman uyumsuzluğuna vurgu yapıyor ve planck yıldızı oluşuyorsa, tekrar patlıyorsa ya da kara delikten dışarıya herhangi bir bilginin çıkışına olanak veriyorsa da bunu gözlemlemek pek mümkün olmayabilir.
Makaleden ve planck yıldızı teorisinden benim anladıklarım yaklaşık bunlar. Kısaca anlatmaya çalıştım, çok daha ayrıntılı cevap verilebilir, uzatmak istemedim. Siz kaynak istememişsiniz ama ilgili dergi sayısını aşağıda veriyorum. Belki başka arkadaşlar okuyup benim anladıklarımın fazlasını görüp yardımcı olabilir.
Kaynaklar
- Jonathan O'Callaghan. Planck Yıldızı. (28 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 28 Ekim 2020. Alındığı Yer: issuu.com | Arşiv Bağlantısı