Metaverse, siberuzay, sanal alemler vs. konuları, sürekli dilimizde olsa da henüz bunlar üzerine tam olarak gerçekçi fikirler ve öngörüler üretmiş sayılmayız. Bu konular aslında hâlen bilimkurgu ama herkes sanki yarın ensesine bir kablo takıp alemlere kopyalanacakmış gibi konuşuyor.
Daha ortada bunların hiç biri yok aslında. Ve bir süre daha da olmayacak. Ve pek kaba kurallar haricinde, bunlar üzerine bugün için bir kurallar, kanunlar, gereklilikler bütünü oluşturmamız pek de olanaklı değil. Çünkü görmedik bile daha. En basitinden silme diyorsunuz. Sanal alemde birini silmek diye bir şey olacak mı ki? Silmek ne demek olacak? Nasıl bir veri dosyası olacağız her birimiz? İnsanlar, kişilikler, karakterler, anılar, yaşamlar birer veri grubuna, kod grubuna indirgenebilir mi? Bireyler sanal aleme kaydedilecek mi yoksa programlar gibi kurulacak mı acaba? Silme diye isimlendirdiğiniz eylemde silinen ne olacak? Program ya da karakter dosyası mı olacak, kısayol gibi bir imge mi?
Onlarca sayfa soru sorabiliriz ve bunların hiç birini bilmiyoruz.
Bilimkurgu sineması tarihi üzerine çalışmış ve teknolojik gelişmeleri de elinden geldiğince takip eden biri olarak açıkça bilimkurgudan ve teknolojiden tamamen soğumuş bir bilimkurgusever haline geldim. Çünkü dediğim gibi herkes, bilimkurguyu gerçeklerle öylesine harmanladı ki gerçekle kurgu arasındaki çizgi tamamen bulanıklaştı ama ortada bilimsel hiç ama hiç bir şey yok. Daha organikle elektronik arasında bir arayüz bile yok. Neyin insan-sanal birleşmesinden bahsediyoruz? Gözlüğü takıp üç boyutlu bir görüntüye baktık diye sanal alemden bahsetmek gerçekten çok abartılı. İnstagramda browni paylaşılan çağdayız, neyin siberuzayı? Hangi metaverse? Yok böyle bir şey henüz. Ne zaman olacağı da hiç ama hiç belli değil. Ve zaten olsa bile insanların böyle bir buluşa atlayacağını da hiç sanmıyorum. Bu et bedenden çıkayım da alemlere akayım denecek sanılıyor sanki ama bu da çok abartılı bence. Dünya film, insanlar film karakterleri değil. Gerçekler öyle animelerdeki gibi değil ve olamaz zaten. Konunun yakın zamanlı en enfes temsili örneği Spielberg'ün Ready Player One filmiydi ki oradaki Dünya bile bugüne bayağı bitmiş, çirkinleşmiş, kaynaklarını tüketmiş bir dünyaydı ve girilen sanal dünyada insanlar avatarlarla sanal alemde bulunuyorlardı, bedenler hâlen yerli yerindeydi...
Ve... Şu noktanın ısrarla dile getirilmesi gerektiğini düşünüyorum: ŞU an üzerinde yaşadığımız Dünya'dan daha güzel herhangi bir Dünyanın var olduğunu hiç ama hiç sanmıyorum. Ne sanal alem, ne başka bir gezegen, ne başka bir alem... Biz insanlar, bu Dünyada yaşamak üzere evrimleştik. Bizim yuvamız burası. Buradan başka hiç bir yerde, burada olduğumuz kadar mutlu, sağlıklı, güvenli olamayız. Bir gün, içinde ya da üzerinde yaşayacağımız iddia edildiği diğer dünyalar, ancak ve ancak bu dünyayı kaybettiğimizde önem sunabilirler. Kayda değer bir evrim geçirmedikçe, bu dünyanın sunduklarından daha gerçek ya da değerli bir şeyi var edebileceğimizi sanmıyorum. İnsan ve Dünyanın uyumu milyonlarca yıllık bir evrimleşmenin ürünü. 100-200-500 yıllık bir teknolojik ilerleme çağının bu Dünyayı geçecek bir yaşam ortamı oluşturabileceğine hiç emin değilim.
Özetle... Sakin olalım. Bir yere gittiğimiz yok ve yeni alemlere ait kurallar belirlemek için henüz çok erken. Sahilde yürüyüş yapmaya, ilk baharda polenler yüzünden hapşırmaya, sevdiklerimize et ve kemik kollarımızla sarılmaya, geleneksel cinsel ilişkiye, karnıyarık-pilav-cacık üçlüsüne devam. Çok özleriz valla. Söylemedi demeyin.
Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Sağlıcakla...