ŞEY yani varlık tanımımız, 3+1 boyuta mahkum olanlar referans alinmiş durumda. Bu ŞEY ler için geçerli sorudaki tanım.
Teorik olarak tasarımcı, bu boyutlara mahkum değil. Sadece tasarımcı değil, dim tanımı anlamında melekler bile bu boyutlara mahkum değil. Kaldı ki tasarımcı yi bu boyutlar içinde ele alalım kurgulayalim.
Bu açıdan bakarsak, teorik olarak bizim üstümüzdeki boyutlardaki varlıklar varsa, bizim boyutumuzca tanimsizdir. Yorum yapamayız. Böyle varlıkların kendilerini tanimlayamazken kökenlerini sorgulamak oldukça irreel yoruma dayalı altı boş yaklaşımlar olacaktır. Bunlar varlıklar için geçerli olan. Tasarımcı teorik olarak bütün boyutlar üstü. Yani soruyu sorabilmek için altını doldurmuş olmak gerekiyor kavramsal olarak. Bu yoğun tasarımcı sorgulaması 'ndan önce, varlığı sorgulasa kişiler çok daha derin analizlere ulaşır.
Tabii ki bunu yapmış olmak için değil, ihtiyacını duyma anlamında ifade ediyorum
Merhaba.Öncelikle tanrının var ya da yok olduğu sorusunun cevabının kesin olarak "bilinemeyeceği" ancak sorunuza cevaben yaradılışçı ya da tanrıya inanan güruhun ne gibi tezler öne sürdüğüne bakalım:Yaradalışçı kesimin, tanrının varlığına dair kendilerince sahip oldukları birkaç önemli tezleri var.Bunlardan biri, tanrıyı töz olarak kabul etmeleridir.Yani matematikteki aksiyomlar gibi.Şuna benziyor 2+2=4,bu ifadeye neden iki artı iki dörde eşittirden önce 2'nin +'nın ='in ve 4'ün ne olduğunu kavrayabilirsek işe o zaman daha komplike sorulara geçebiliriz.Ancak bu sembollere bir ispat sonucu ya da doğada gördüğümüz herhangi bir cebirsel ifadeler sonucu ulaşmış değiliz.Öyle olduğunu kabul etmişiz ve tüm matematiği bu semboller üzerine inşa etmişiz.Ve diyebiliriz ki bu semboller olmadan yaşamımızı sürdürmenin mümkünatı yok.Dinlerde de durum böyledir.İlk neden, ve sonrakiler sonuç olarak varoluşun sirkülasyonu sonucu ilerler.Diğer argümanlarından biri ise her şeyi tasarım harikası olarak görmeleridir.Bu argüman ilkine göre çok çok daha irrasyoneldir.Kendi oluşturmuş olduğu şeylere bakıp gözünün görmediği varlığın kim bilir daha nelere muktedir olabileceğini ve dolayısıyla tanrının varlığının kesin olduğu sonucuna varmalarıdır.Daha birçok argümanları vardır, ancak bu iki argüman dinlerin kolonlarıdır adeta.Son yüzyıllarda ilk argümanları hiçbir şekilde benliğinden bir şey kaybetmedi.Ancak ikinci olarak sürdükleri argüman bilimin gelişmesiyle ters orantılı olarak zayıfladı.Cern'de yapılan "ilk an" simülasyonlarının tamamlanması,Tanrı parçacığı'nın bulunabilmesi gibi ve çalışılmakta olan CRİSPR DNA regülasyonu gibi gelişmeler, aklı başında her bir ferdin; sahip olduğu kitlesel argümanlarına ve eski alışkanlıklarına bir kere daha bakmasını gerektirmesi gerekir.Bilimle kalın:)