Sorular tükenmez.
Bir şeyin cevabını bilsen bile, bu cevaplar yeni sorular yaratır. Hiç bir zaman sona ulaşamazsın. Absürt bir örnekten gidelim mesela; diyelim ki her şeyi sen yarattın, evreni, paralel evrenleri, boyutları, zamanı hatta hiçliği bile sen yarattın. Sence hiç bir şeyi sorgulamadan durabilir misin? Ben neden varım, niye varım diye sorabilirsin. Bu cevapları bilsen bile, bu seferde o cevapların getirdiği yeni bilgiyi sorgularsın bu böyle sonsuza kadar gider. Yani her şeyi bilmek imkansızdır.
Diğer yandan evrenin bütün sırları çözülebilir. Ne de olsa içinde yaşıyoruz ve yeteri kadar zaman verilirse, bilim evrenin sırlarını çözebilir.
Son olarak, bilim adamları herhangi bir düşünceye, görüşe, dine, dile, kökene göre hareket etmez. Bilim, doğayı anlamamızda kullandığımız bir araçtır. Bilim adamları da bu aracı kullanan kişilerdir. Sonuç ne olursa olsun, tarafsızdırlar ve sonuca inanmamak gibi bir duygu içine girmezler. Şüpheci olunabilir, bütün deney ve gözlemlerin aksine hala konuya şüphe ile yaklaşılabilir ama inanmamak, gerçeği arayan bir bilim adamının asıl amacına terstir.