Yemek (Enerji transferi) yoksa canlılık da yoktur!
Canlı kavramını yeniden tanımlamamızı gerektirecek şekilde yeni keşfedilenler hariç, Organik temelli, evrimsel işleyişe tabi her canlı, yaşamını sürdürebilmek için “yemek” ile enerji transferi yapar. Bu doğal yollardan olabileceği gibi bugün üzerinde çalışılan sentetik beslenme şeklinde de olabilir.
Ancak bu günkü tanımı üzerinden, yemek olmadan canlılığın varlığını sürdürebilmesi olanaksızdır. Bu tıpkı elektrikli bir ev aletinin elektrik olmadan da çalışmasının mümkün olmaması gibi.
Aynı alet elbette elektrik olmadan da çalıştırılabilir fakat bu sefer adı elektrikli ev aleti olmaz. Bu bizim için de geçerli. Yemek olmadan da elbette teorik olarak ve farklı şekillerde enerji transferi ile varlığımızı sürdürebiliriz ancak adımız karbon temelli canlı olmaz. Ya da canlılığı yeniden tanımlamak zorunda kalırız.
Şayet canlılığı yeniden tanımlamak zorunda kalmaz isek dünya, canlı yaşamının barınmadığı bir dünya olur. Sadece fizik ve kimyadan ibaret bir dünya.
Şayet canlılığı yeniden tanımlama ihtiyacı duyarsak bu sefer biyolojinin de tanımı değişir.
Biyolojinin tanımı değiştiğinde şimdiki biz’den fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak ve bedenimiz başta olmak üzere her şeyimize yansıyacak biçimde bambaşka bir “biz” açığa çıkar. Diğer tüm canlı kategorisine giren varlıklar için de geçerli olmak üzere.
Fakat buna rağmen, şayet beslenmenin adını biyoloji dilinden kimya ve vesilesi ile fizik diline tercüme edersek, karşılığı enerji transferi olur. Bu nihai tanım üzerinden ve canlılık için enerji transferini şart koşarak canlılığı, şimdi veya gelecekte nasıl tanımlarsak tanımlayalım, karşımıza varlığını sürdürebilmek için enerji transferi yapan, yani biyoloji dilinde “beslenen-yemek yiyen” sonucu çıkacaktır.
Bu sonuç bize tek bir şey söyler: Yemek ( enerji transferi) yoksa canlı da yoktur!