Dört milyar yıllık evrimsel sürecin sadece son bir kaç yüzyılında finallere hazırlanmak için kütüphanelerde ders çalışmak zorundayız. Bir kaç yüzyıl bunun için yeterli değil.
Göz kapağı en başta gözü nemli tutar. Göze gelebilecek saldırılardan gözü korur. Görme ile ilgili organımınızın muhakkak vücudun dış yüzeyinde olması gerekli diğer türlü gelen ışığı alamaz. Işık herhangi opak cisimlerle çok kolay bir şekilde engellenebiliyor. Yani göz organı hem vücudun dış tarafında savunması zor bir yerinde olmalı hem de bu organı koruyacak ek mekanizmalar gelişmeli. Bu mekanizmalar hassas olduğundan kontrolümüz daha güçlü. Görmek istemediğimiz şeyleri görmemek için kullanmak biraz bonusu.
Ses için durum bu değil. Sesi bastırmak kolay değildir. Işık perdelerle bile engellenebilirken ses kalın duvarlarla bile durdurulamayabilir. Hal böyleyken sesi algılayan mekanizmamız daha iç kısımlarda kolay korunabilir bir yerdedir. Kulaklarımızı koruyan mekanizmalar üzerinde kontrolümüz zayıf çünkü daha kaba yöntemlerle korunabiliyor. Eğer milyonlarca yıl kütüphanelerde ders çalışmak zorunda kalan atalarımız olsaydı belki duymayı kontrol edebileceğimiz bir mekanizmamız olabilirdi. Ya da sesle dikkati dağılabilen kişiler ders çalışamadığı için elenip giderlerdi.
Belki de bu ses takıntısı vahşi yaşamda muazzam işe yarayan bir mekanizmaydı da artık modası geçti. Evrim bazen böyledir
https://www.fenogretmeniyiz.biz/imajlar/fenkarikatur/izzet.jpg