FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ…
Duygu; kelime kökeni itibarı ile kaynağını duyu kelimesinden alır. Duyu denilince de aklımıza beş artı bir duyu organımız gelir.
Görme, işitme, dokunma, koklama, tatma ve kimilerine göre altıncı his de denilen, kimilerine göre bu maddi beş duyumuzun koordineli çalışması ile öngörü şeklinde oluşan durum, kimilerine göre ise ikinci beyin olarak ifade edilen, vücudumuzu ortaklaşa kullandığımız ve ağırlıklı olarak bağırsaklarımızda konaklayan dostların (mikrobiyom) “ağır ol, burada biz de varız” şeklinde bizlere yansıyan kimyasal (hormonal) etkisidir.
İster dışarıdan ve temel beş duyumuza, ister bunların koordineli ve bütünlüklü yapısına yansıyan, ister ortaklarımızdan (mikrobiyom) içeriden ve geri bildirim şeklinde yansıyan her etki doğal olarak bizlerde bir tepkiye yol açacaktır.
İşte bu tepkinin adı duygudur. Yani duyularımıza etkiyene göre konumlanıştır, geri bildirimdir. Öfke, sevgi, şevkat, korku, kaygı, nefret, mutluluk, hüzün, huzur vb…
Dolayısı ile maddi evrenden ya da daha farklı bir ifade ile fiziksel ve kimyasal doğadan bağımsız ve bunlarla izah edilemeyecek hiç bir duygu yoktur.