Bilişsel antropoloji alanında çalışan Kanadalı nöyroantroplojist Merlin Donald "Modern Zihnin Kökleri" adlı kitabında hafızanın gelişiminin rolünü anlatmış.
2 milyon yıl kadar önce Australopithecus'un episodik hafızasının varlığından bahsediyor. Araba sürerken kaygan zeminde arabanın kontrolünden çıktığı an gibi ne olup bittiğini anladığın kısa bir an. Ama bunu anlatma yetisi ve beyne depolama henüz mümkün değil. Homo erectus'a gelindiğinde hafiza biraz gelişmiş şükür. Simetrik taş aletler yapabilecek kadar düşünüp konsept üretebilmesinden anlıyorlar. Kızınca yumruğunu sallaman gibi herkesin anlayabileceği işaretler de gelişmiş.
Burda önemli nokta sembolün fiziksel nesnenin veya sürecin yerini alabilmesi.
70.000 yıl öncesine ait mağra resimleri ve kemiklere çizilmiş kabartmalardaki hayvan, silah ve olay çeşitliliğinden aktarıcak çok anının da birikmiş olduğu da anlaşılıyor. Asıl kırılma da yazının icadıyla oluyor ve ondan sonra gelişim zaten çok hızlanıyor.
Yazı bize beynin kapasitesi, masal ve ritüellerle sınırlı kalmadan daha fazla bilgi depolayabilme ve her fırsatta ulaşabilme olanağı sunan eksternal hafıza uzantısı. Hafızamızı yazıya aktarabildiğimiz için teorik düşünebilme gelişti.