Şöyle düşünün bir şey düşünüp onu ifade ederken kelimeler seçmeye çalışıyor ve kelime arıyorsunuz. Yani dil burada belirleyici değil zihin belirleyici düşünebilme açısından. Bu nedenle dil temsil veya sembol ilişkisini içerir. Zihin belirleyici olduğundan çoğu şeyi önce zihnimizde imgeler sonra kelimelere dökeriz veya dökmeye çalışırız. Ünlü Amerikan dil bilimci Noam Chomsky de aynı fikirde ve o da zihnin öncelikli olduğunu düşünüyor. Yani dilin zihni (düşünceleri)temsil ettiğini ancak asıl belirleyici olanın zihin olduğunu düşünüyor. [1]
Durum bu olmakla birlikte dil veya sembolerle düşünceler arasında çok sıkı bir ilişki veya bağ olduğunu görüyoruz. Bu da dil gelişimi olmadan düşünce kapasitesinin yeterli şekilde gelişemeyeceğini gösteriyor ki bunu örnekleri vardır. Dil gelişimi yeterli şekilde değilse düşünebilme kapasitesi de oldukça geride kalabiliyor. Ancak beyinde dil organı olduğundan beyin her zaman bir şekilde temsil ilişkisi kuracak şekilde bir ön programa sahip. Yani sesler olmasa da örneğin işaretler yolu ile bir şekilde temsil ilişkisini kuruyor. Çünkü bu beyindeki dil organı resmen dil öğrenimine programlanmış bir durumda. Kısacası kavramlar olmadan veya temsil ilişkisi kurulmadan beyindeki dil organı yeterli programı edinemeyeceginden düşünce kapasitesi oldukça geride kalabilir. (Bu da bize dilin donanım olan beyin üzerine kurulu yazılım olduğunu gösteriyor. Bu açıdan dil kodlama unusurudur. ) Yani dil düşünebilmemiz açısından zorunlu bir unsur gibi durmakta. (tabi dil derken sadece ses dili değil geniş anlamda işaret dili veya sembol ilişkisi kurulan herhangi bir şey olabilir. Yeterki temsil ilişkisi beyinde kurulsun. )
Kaynaklar
- N. Chomsky. (2014). Dilin Mimarisi. ISBN: 9786054787418.