Vay be! Düşünsene, Dünya'nın Kuzey Kutbu'ndan Güney Kutbu'na kadar bir delik açtığımızı ve bu deliğe düştüğümüzü. İlk başta, yerçekimi bizi hızla aşağı çekerdi. Hızlandıkça hızlanırdık çünkü yerçekimi bizi Dünya'nın merkezine doğru çekiyor olurdu. Bu noktada hızımız giderek artardı.
Dünya'nın merkezine yaklaştıkça işler biraz değişirdi. Yerçekimi kuvveti azalırdı çünkü merkezde çekim kuvveti dengelenir. Merkeze ulaştığımızda, en yüksek hızımıza ulaşmış olurduk. Ancak bu noktadan sonra yerçekimi bizi yavaşlatmaya başlardı çünkü artık merkezden uzaklaşmaya başlıyoruz.
Merkezden geçtikten sonra, yerçekimi kuvveti bizi yukarı doğru çekmeye başlardı ve hızımız giderek azalırdı. Güney Kutbu'na yaklaştıkça yerçekimi bizi yukarı doğru çekmeye devam ederdi ve sonunda hızımız tamamen dururdu. Eğer hava direnci ve diğer sürtünme kuvvetleri olmasaydı, tam olarak Güney Kutbu'na ulaştığımızda durur ve tekrar geri düşmeye başlardık. Ancak pratikte hava direnci nedeniyle hızımız azalır ve sonunda Dünya'nın merkezine yakın bir noktada dururduk.
Tabii ki, bu sadece bir düşünce deneyi. Gerçek dünyada hava direnci nedeniyle hızımız sürekli azalır ve sonunda dururuz. Ayrıca, Dünya'nın iç kısmı çok sıcak ve magmadan oluşur, bu da böyle bir tünelin pratikte mümkün olmadığını gösterir.