"Doğuştan gelen bilgiler" cümlesi çok geniş bir kavram.
Bir çocuğun annesinin memesini ilk seferde bulup süt emmesi gibi bir davranış ise buna içgüdü, refleks gibi şeyler diyebiliriz.
Bir canlıda bazı şeyler ise bazı hormonların aktive olması ile gerçekleşiyor. Bu hormonların aktive olmasını ise dışarda oluşan bir şey tetikliyor. Örneğin tohumun canlanabilmesi için ortam sıcaklığının ve nemin artması ve ortamın karanlık olması gerekiyor. Bu sayede kışın ortasına tohum canlanmaya çalışıp telef olmuyor. Bu da bir bitki için doğuştan gelen bir bilgi.
Bir diğer bilgi çeşidi ise genetik. Genlerinde bir hastalık varsa onun bilgisi de var bir bakıma.
Bir diğer şey ise epigenetik. Genlerde yazılı olmasa dahi ebeveynin yaşamındaki etkilerin kalıtımsal yolla yavruya aktarılması. Örneğin korkutulan farenin yavrusunun da doğunca korkması. Bu da bakınca doğuştan gelen bir bilgi.
Birde işleyişimiz öyle olduğu için oluşan bilgiler var. Örneğin beynimizde insan yüzlerini tanıyan bir bölüm var. Ufacık bebekler bile insan yüzüne benzeyen bulutu farkedebiliyor. Hatta yüz körlüğü denilen bir hastalık bile var. Hasta ailesindeki bireyler dahil kimseyi yüzüne bakarak çıkaramıyor. Bu kişi kör değil. Sadece insan yüzlerinden çıkarım yapamıyor. İnsan yüzünü ayırt etme yeteneğimiz de bir bilgi bakınca.