Bizim bir hayvanın yavrusunu bırakmaması gerektiği şeklinde düşünüyor olmamızın nedeni, insan merkezli bakış açımız. Kendimizi temel alarak bakıyoruz herşeye. -Ki bu normal-
Ancak her canlı kendi doğasının ve habitatının şartlarına uyumlanmış haldedir. İnsan annesinin yavrusuyla seratoninerjik bağ, ömür boyu devam edecek güçtedir çoğu zaman. Oysa bu hayvanların çoğunda böyle olmaz. Zaten doğada gereklilik prensibi işler daha çok. Özel anlam, sevgi besleme gibi üst sofistike özellikler memeliler dışında oldukça az rastlanır özelliklerdir. Ya da biz yine kendimizi model alarak baktığımız için bu şekilde görüyoruz. Onların biyolojik yapılanmalarına göre belki de oldukça sıkıdır bağları.
Annesinin terk ettiği insanın mutsuz olacağı öngörüsüyle de, hayvanların da bu şekilde hissedeceğini zannediyor olabiliriz, oysa bu canlılar kendi şartlarına uyumlanmış oldukları için, bizim gibi değil, içinde bulundukları şartların gerektirdiği gibi ve biyolojik potansiyellerinin izin verdiği gibi hissederler.
Buna uygun gelişmemiş canlılar özellikle memeliler bizim gibi annesine muhtaç, ona bağlı olarak büyürler.