Kitlesel bir etkiyi ele alırken, salt etkiye neden olan olguyu ele alarak sağlıklı sonuca varamayız. Ütopyaların gerçekleşmeme nedeni de bununla ilgili. Mükemmele en yakın, bize göre en iyi komün yaşam biçimlerinin uygulanamaz olmasında insan faktörünü görüyoruz. İnsan faktörü nedir...
Teori ile pratiğin arasındaki boşluğu oluşturan şey, insan faktörüdür. Teoride inanılmaz ülküsel, ileri, geniş bakış açılarına sahip insanın, uygulamada gayet kısır, çok faktörlü, teori ile çelişmeye hazır olması, kitlesel bir etkiyi ele almada gözden kaçmaması gereken yanımız.
Aynı şekilde dinleri de ele alırken, din in aslı ile, insanın din i kullanış, ele alış, faydalanma, araçsallaştırma, anlam yükleme hatta manipüle etmesini ayrı tutmak, bu ayrılığı tespit edebiliyor olmamız lazım. Bunu bir yönetim biçiminin insanlığı iyi mi kötü mü etkilediğini düşünürken de kullanabiliriz. Diyeceğiz ki, aynı yönetim biçimi şu kültürde şu gelişimi sağlamışken, bu topraklarda şu şekilde isyanlara, dağılmaya neden olmuştur vs. Yani, tek bir etki, insanlığı aynı şekilde etkilemiyor, kültürel geleneksel yapıya göre değişiyor.
Şunu iyice anlamış olmamız gerekiyor ki, kültür, din in önünde, ondan çok daha kalıcı bir biçimde korunur aktarılır ve daha yoğun bir baskıyla uygulanır. Çünkü kaynağı mağaraya dayanır, bireyler arasında kaybı minimum biçimde aktarılır. Din ise sonradan hayata girmiş, bilgilenme yoluyla aktarılmıştır. Kültüre göre daha zayıf köklere sahiptir. Çoğu zaman geleneği onaylaması için araçsallatırılır din. Hatta değiştirilir -gerekli- ve -masum- nedenlerle. Çünkü kültür ve gelenek temeldir. Din ise araç. Aynı din in farklı kültürlerde farklı yaşandığını görüyor olmamızın nedeni de bu kültür ve gelenek baskınlığı. Çok net.
Din insanlığa fayda mı getirdi, zarar mı sorusu bu şekilde baktığımızda, kültürden kültüre değişen bir sonuca gidecektir. Birileri tuz elde etmek için haçlı seferleri düzenleyecek, menfaate ulaşmak için din i araçsallaştıracak, birileri engizisyon mahkemeleri ile bilimin önüne set çekecek, birileri kişisel çıkarımlarını din adına hüküm yaparak insanları öldürecek. Kendi basit hedeflerini, menfaatlerini gerçekleştirmek için din i kullanacak. İşte burada din in getirdiği kötülükten bahsedebilir miyiz... Ya aynı şekilde salt siyasi bir ideolojinin kötülüğünden iyiliğinden... İnsan faktörünü ele almaksızın bunu yapamayız.
İnsan, her eline geçirdiği öğreti, bilgi, ideoloji, kurgu vs yi, kendine göre iyi ya da kötü anlamda kullanır. Kitleleri yönetmek için, ya da kendini kabul ettirmek için, ya da daha iyi bir gelecek hazırlamak için, ya da daha iyi bir insan olmak için.
Farkeder mi ?
132 görüntülenme