"Modern jeolojide dağların depremleri kesin olarak sönümlediğini söylememizi sağlayacak düzeyde araştırma bulunmuyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, dağların topolojisinin depremlere sebep olabildiğini (ve şiddetini artırabildiğini) de sönümleyebildiğini de depremlerin beklenmedik yönlere yönlenmesine sebep olabildiğini de gösteriyor.[1][3]
Şunu unutmamak lazım: Dağlar, doğrudan depremlere sebep olan veya onlara engel olan yapılar değiller; zira dağlar, onları oluşturan plakalar yanında çok daha küçük kalan yapılar. Depremlerin "yeryüzüne binen kuvvet" ile ilgisi yok. Depremlerin ana nedeni, plakaların "üzerinde" olup bitenler değil, "altında" bulunan magmada olup bitenler. Magmanın plakalar üzerindeki etkisine bağlı olarak depremler tetikleniyor. Yani tektonik faaliyet dağları oluşturuyor, dağlar tektonik faaliyeti değil. Bu alanda dolaşan iddiaların önemli bir bölümü bu temel nedenselliği tersine çeviren nitelikte. Bu, hatalı argümanlara neden oluyor.
Bu konular ne yazık ki önce çürütülmek ya da desteklenmek istenen şeye karar kılınıp, sonrasında onu destekleyen veya çürüten kaynakları cımbızlamak veya araştırmaları buna göre yorumlamak için yapıldığından, bilimin amacını aşıyor. Eğer maksat inancı doğrulamak veya çürütmek ise, bunu kesin olarak yapmamızı sağlayacak akademik kaynakların olmadığını söyleyebiliriz, çünkü zaten "Dağlar depremleri nasıl etkiler?" sorusu fazlasıyla muğlak ve söz ettiğim gibi nedenselliği baş aşağı eden bir soru.
Dağların birden ortadan kalkmasının bir denge sorunu yaratması, dağların var oluşunun dengeyi "koruduğu" anlamına gelmiyor. Dağlar, zaten sürekli devam eden tektonik faaliyetlerin bir sonucu: Tektonik plakalar birbirlerine doğru magma nedeniyle bastırıldıkça, kırılma noktalarında üstte kalan parçalar dağları oluşturuyor. Dağlar gibi kütlelerin ortadan kalkması, en nihayetinde bir kütle yitimi olacağı için, elbette alttan gelen magmanın plakaları daha rahat iterek yeni dağlar oluşturmasına neden olacaktır (ve bu sırada da depremler olacaktır). Tek başına bu, dağların depremleri veya tektonik faaliyeti "sönümlediği" anlamına gelmez - ki empirik veriler de bunu gösteriyor: Akademik çalışmalar, batarak yok olan dağların depremlere engel olabildiğini de onları tetikleyebildiğini de gösteriyor. Aradaki ilişki hatalı yani. Depremler, tektonik faaliyetin bir sonucu, onun doğrudan tetikleyicisi veya sönümleyicisi değil (ki tek sonucu da değil, oldukça karmaşık bir sonuçlar silsilesinin bir ürünü). Bir yerde dağları kaldırsanız depremler azalabilir, bir başka yerde artabilir, bir başka yerde hiç değişmez ama depremin yeri değişebilir. Buradan bir genelleme yapmak mümkün değil.
İzostasi de önemli bir kavram jeolojide ama bu tür tartışmalarda fazlasıyla bağlam dışı kullanılıyor: İzostasi, kabuğun kalınlığına ve yoğunluğuna bağlı olarak bu tabakanın manto tabakasının ne kadar derininde yüzdüğünü öngörmemizi sağlayan bir araç. İzostasi, kabuktaki dağlar gibi deformasyonların ne düzeyde oluşabileceğini öngörmemizi sağlayan bir araç; fakat Dünya, izostasinin öngördüğü gibi statik bir yapı değil, dinamik olarak değişen bir yapı. İzostasi, bu dinamik değişimden bir kesit alıp (anlık bir "fotoğraf" çekip), o andaki denge halini belirleyen kuvvetleri anlamamızı sağlıyor. Mesela Himalayalar şu anda izostatik dengede değiller ve yükseliyorlar; yükselme nedeni de, Hint Plakası'nın Asya Plakası'nı kuzey doğuya doğru itiyor olması (yani bundan doğan kuvvetler). Sadece izostasiden yola çıkarak dağların depremlerle ilişkisini evrensel olarak belirleyemezsiniz, çünkü her plakanın dinamiği farklı olacaktır.
Elbette, devasa değişimler (dağların "puf" diye yok olması gibi) dengeyi birdenbire ve fazlasıyla bozacağı için depremlere veya volkanik faaliyete sebep olabilirler, ama dağların "puf" diye yok olması olayı normal bir jeolojik değişim değil, dolayısıyla oradan yola çıkarak bir yere varamayız. Okyanuslar da puf diye yok olsa birçok jeolojik faaliyet tetiklenirdi ama bu, okyanusların o faaliyetler "tetiklenmesin diye" var olduğu anlamına gelmiyor.
Bunu anlamak için dağların puf diye yok olduğunu düşünenler de var. Yer kabuğunun ağırlığı Harvard çalışmasına göre 2,7710^22 kg. 3km yüksekliğindeki ortalama bir dağ ise koninin hacmi hesaplandığında V=πr^2h/3 olduğundan 2,610^14kg yapar. 100.000.000 kattan daha ağır bir yapı olmuş oluyor.[4][5]
Dağlar, plakanın genel kütlesi yanında bir hiç. Zaten dağların büyük bir kısmı plakanın kendi içine gömülü halde, dolayısıyla bizim "dağ" dediğimiz yüzeydeki ufak çıkıntının yok olmasından söz etmek anlamsız. Bu da bir diğer problem: "Dağın yok olması" ne demek? Kabuktaki köküyle birlikte yok olması mı? O zaman yok olan, dağın kendisinden ziyade, kabuğun önemli bir kısmı olacak demektir. Yani çok hipotetik yaklaşımlar bunlar, jeolojide anlamlı bir karşılığı yok pek."
[Yazan: Ç. M. Bakırcı, et al.]
3,278 görüntülenme
Kaynaklar
-
T. Sun, et al. (2020). Mechanical And Hydrological Effects Of Seamount Subduction On Megathrust Stress And Slip. Nature Geoscience, sf: 249-255. doi: 10.1038/s41561-020-0542-0. | Arşiv Bağlantısı
-
A. M. Tréhu, et al. (2012). Subducted Seamounts And Recent Earthquakes Beneath The Central Cascadia Forearc. Geology, sf: 103-106. doi: 10.1130/G32460.1. | Arşiv Bağlantısı
-
M. V. D. Meijde, et al. (2020). The Influence Of Surface Topography On The Weak Ground Shaking In Kathmandu Valley During The 2015 Gorkha Earthquake, Nepal. Sensors, sf: 678. doi: 10.3390/s20030678. | Arşiv Bağlantısı
-
B. T. Peterson, et al. (2007). Mass And Composition Of The Continental Crust Estimated Using The Crust2.0 Model. AGU Fall Meeting Abstracts, sf: V33A-1161. | Arşiv Bağlantısı
-
Quora. How Heavy Is An Average Mountain?. Alındığı Tarih: 29 Ekim 2022. Alındığı Yer: Quora
| Arşiv Bağlantısı