Merhaba,
2179 km/s hızında, sabit bir hızla ilerleyen bir uçağın kabin koridorunda bulunduğunuzu düşünün. Bu düzlem içerisinde hareketsiz olduğunuz için siz de uçakla birlikte 2179 km/s hızla ilerlersiniz.
Isaac Newton'un Hareket Kanunları'nın ilki olan Eylemsizlik Yasası şunu söyler:
"Dengelenmemiş bir kuvvet etki etmediği sürece, duran bir nesne durmaya devam eder ve hareket halindeki bir nesne, sabit bir hız ve yönde harekete devam eder."
Şimdi, yukarı doğru ivmelenmek için zıpladığınızı hayal edin. Bu yukarı yöndeki hız, yer çekimi kuvveti tarafından zıt yönde bir kuvvet uygulayarak bu hızı iptal eder ve sizi aşağı doğru çeker; tıpkı Dünya'nın yüzeyindeyken zıpladığınız zaman olduğu gibi.
Ancak, yanlara doğru ivme kazandıracak bir harekette bulunmadınız. Bu sebeple, uçakla beraber 2179 km/s hızla ilerlemeye devam edersiniz, çünkü hareket halindeki bir nesne, dengelenmemiş bir kuvvete maruz kalmadıkça, aynı hız ve aynı yönde hareketine devam eder.
Bunun doğru olmadığını varsayalım ve bir düşünce deneyi yapalım. Havada hareket halindeki uçakta, koltuğunuzda oturuyorsunuz ve oturduğunuz yerde, elinizde bir mermer parçası tutuyorsunuz; bu mermeri bırakacak olsaydınız, sizle beraber sahip olduğu hızı -uçağa ait hız- aniden kaybedecek olmasından dolayı göğsünüzü .22 kalibrelik bir merminin 2 katı hızına eş değer bir kuvvetle parçalayacaktı.
Şimdi bu senaryo hakkında biraz daha düşünelim. Uçağın içinde yukarı zıplamak, mevcut hareket yönünüzden dolayı uçağa ait mevcut hızınızı kaybedeceğiniz anlamına gelir; bu demektir ki sizi uçakla aynı hızda hareket ettiren tek şeyin, ayakkabılarınızın dibindeki halıyla olan sürtünmeden kaynaklandığı anlamına gelir. Elbette hal bu olsaydı eğer, ayakkabılar ayaklarınızdan sökülecek ve bacaklarınızda inanılmaz bir acı, gerginlik hissedecektiniz.
Bu temel prensipler ışığında, uçağın 40-50 derecelik hareketi, koltukta kemer bağlı bir şekildeyken vakit ciddi bir etki yaratmayacak sadece yüksek hızda alışık olmadığınız bir savrulma hissedecektiniz. Tabi kabin içi basınç da önemli bir konu; eğer ki dengeli bir basınç yok ise, belli bir seviye G kuvveti hissedilir.
Bu sefer, ayaktayken yukarı zıplandığı zaman, uçağın bu açılı hareketi yaptığını düşünelim; bu durumda, uçağın yukarı doğru açılı hareketi gerçekleştirmesi kısa da olsa belli bir zaman alacağı o esnalarda, uçak içerisindeki zıplama-askıda kalma süreleri de kısa bir zaman aralığı olduğu için yine pek bir fark hissedilmeden, nasıl uçak düz bir hatta gittiği haliyle zıplandığındaki zemine ulaşma biçimi neyse, bu açılı hareket, çok hafif fakat ufak bir keskinlik hissi ile sonuçlanacaktır.
Tabi şu ana kadar ani ivmelenmeleri es geçerek cevaplıyoruz, sanki bütün motorlar sağlam ve ya uçağa başka büyük bir nesne çarparak, uçağın hız ve yönünde sapmalar meydana gelmemiş gibi. Aksi halde, bu fiziksel kuvvetler doğrultusunda olaylar gelişirdi.
Uçağın ön camları kokpitte bulunduğundan dolayı, kabin kapısı bir şekilde açılmadığı sürece ciddi bir etkisi olmaz bu duruma. Yolcu kabinindeki camlarda bir kırılma olsaydı eğer, rüzgar kuvvetinin oluşturduğu basınç ve kabin içi basınçtaki değişme yukarıda bahsettiğim ani ivme farklılığı oluşturacaktı; sağ, sol ve diğer yönlerden oluşan kuvvet değerleri duruma göre belli etkiler yaratacaktı. Uçağın yapımı esnasında oluşan bir hata sebebiyle, camların kırılması devamında gelişen zincirleme reaksiyon sonucu oluşacak hasarlar ciddi kuvvet değerlerini beraberinde getirerek savrulmaları arttıracaktı.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Quora. (19 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Reddit. (19 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Khan Academy. (19 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı