Gözün evrim tarihini ve gelişimini incelersek omurgalı canlıların neden genelde iki gözü olduğunu anlayabiliriz.
-Göz demek için bin şahit gerekse de, 3,5 milyar yıl önce oluşmuş siyanobakterilerin ışığa duyarlı klorofil pigmentlerini en ilkel göz olarak düşünebiliriz. Neticede ışığa duyarlı bu ilk pigmentler fotoreseptör olarak tanımlanabilir.
-Tek hücreli hayvansı canlılar ortaya çıktığında ışığın geldiği yön canlılara avantaj kazandırmaya başlamıştır ve göz noktası olarak bilinen bir organel ortaya çıkmıştır. Öglena ve benzeri canlılarda bu yapıyı görmek hala mümkündür. Stigma olarak tanımlanan bu yapı da ışığın geldiği yöndeki pigmentlerin daha fazla uyarılması sayesinde canlı kamçısını kullanarak ışığa yönelebilmektedir.
-İlkin göz olarak tanımlayabileceğimiz yapıyı yassısolucanlarda görüyoruz. Çok hücreli canlıların ortaya çıkması ve pek çok hücrenin, kollektif yaşamın getirdiği avantajlar doğrultusunda görevlerinin özelleşmesi sayesinde, benzer görevi üstlenen hücreler ve yapılar bir araya gelmiştir. Artık ışığın ne yönden geldiğinin yanı sıra, ışığın tam olarak nereden geldiği, şiddeti ve nesnelerin belirginliği canlılara avantaj sağlamıştır. Göz bombesi sayesinde ışığın geldiği tam açı, bu bombenin yan yana çift olması sayesinde derinliğin (tahmini uzaklık) algılanması nedeniyle bu ilkin göz çukurları çift olarak oluşmuştur.
Sonuç olarak: Gözlerin genelde çift olması; avlamak istediğimiz veya avlanmaktan kurtulmak için kaçmak istediğimiz canlının ne kadar uzakta olduğunu anlayabilmemizi sağlamıştır. [1]
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. Gözün Evrimi: Görme, Göz Kusurları, Gözde Evrimsel Hatalar Ve Çok Daha Fazlası.... (21 Haziran 2011). Alındığı Tarih: 19 Şubat 2024. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı