İnanç ve ifade edildiği dilin yapısı birinci etken…
Bu, tamamen egemen toplumsal (hukuk hariç) normlara, genel eğilimlere, geniş veya dar aile beklentilerine göre şekilleniyor. Burada en etkin olan şey ise inançlar ve bu inançların menşei olan dil.
Misal, İngilizcede ve Arapçada kelimelerin eril veya dişil ifadeleri vardır. Özellikle Arapçada kudretli isimlerin( kelimelerin) ağırlıklı çoğunluğu erkek ismidir. Haliyle din ortaklığı üzerinden ülkemizde de buna denk düşen bir durum var diyebiliriz.
Ancak öğrencilerimizden de anladığımız kadarı ile bu aşılıyor. Dünyada halen kullanımda olan bütün dillerin içerdiği isimler, bizde de verilebiliyor.
Eskiden bununla ilgili katı bir tutum vardı. Özellikle Türkçeyi koruma adına birçok engel çıkarılıyordu. Hem de Nüfus müdürlüklerince! (bu arada nüfus ve müdürlük Arapça kökenli kelimeler). Fakat bu günümüzde aşılmış gibi görünüyor.
İslamiyet öncesi Türkçede, eril, dişil ayrımı olmadığından hem kızlara hem de erkeklere aynı isimlerin verildiğini ve halen de verilmeye devam edildiğini biliyoruz. Çocuklara isimleri yaptıkları üzerinden sonradan verilen tüm topluluklarda olduğu gibi. (kızıl derililer vb.)
Bunların dışında, verdiğimiz ismin erkek veya kız ismi olup olmamasını biraz da yaşama bakışımız belirliyor. Şayet erkek egemen bir toplum yapısı kabulümüz ise, güçlü, iyi, akıllı, etkili, önder, saygın vb. olumluluk içeren bütün sıfatları taşıyan ve doğada emsali olan, aslan, kaplan, cengâver vb. isimleri istisnasız erkeklere veriyoruz. Kızlara daha çok itaat ve hizmet kipi içeren isimleri yakıştırıyoruz. Nezaket, inayet, kibar, hanım vb. gibi. Yine bu minvalde kızlar için nezaket, incelik, zarafet içeren isimleri daha çok tercih ediyoruz. Gül (ve türevleri) gibi.
Ancak modern yaşamın etkili olduğu, kâğıt üzerinde de olsa kadın erkek eşitliğinin egemen olduğu nispeten daha özgür topluluk ve yerleşkelerde temel belirleyici olan şey ebeveynin özlemleri, ideolları, kahramanları ve çocuğunun benzemesini istediği kişiler olmaktadır. Burada ismin eril veya dişil olmasının pek bir hükmü olmuyor. Fidel, özgür, deniz, melis gibi…
Sonuçta kararı verecek olan her ne kadar ebeveyn olsa da (hangi saiklerle verdiği önemli olmaksızın) , her çocuğun belirli bir yaşa gelince ismini değiştirme özgürlüğü de var.
[1]
Kaynaklar
- Sylvia Marcos. (2006). Bedenler, Dinler Ve Toplumsa Cinsiyet. Yayınevi: Ütopya Yayınevi. sf: 362.