Sosyolog Jonathan Turner insanları diğer pirimatlardan ayıran şey "duyguların evrimi" olmuştur diyor. 4 temel duygu; öfke, üzüntü, korku ve mutluluk. 3/4'ü negatif olan bu temel duygular insanların hayatlarının devamlılığı için gerekli olan grupları bir arada tutmak için pek elverişli değil. Ama bu duyguların ikili ve üçlü birleşimlerinden doğan duygularla insanlar topluluk halinde kalıp yaşamayı başardı. Korku ve öfke kıskançlığı oluşturdu, korku ve mutluluk dinle de bağlantılı olan huşuyu. Üzüntü, korku ve öfkenin birleşimi utanç, suçluluk duygusunu oluşturuyor.
Böylece elin işlemesiyle alet ve inşayı geliştirirken aynı zamanda dil, düşünce ve sosyal etkileşimle birlikte duygular çeşitlenip karmaşıklaştı.
Bununla birlikte uzun vadede işbirliği kalabalık nüfusların hayatta kalmasını sağlarken nüfus kontrolü bu sosyal birlikteliklerin dengesi için ihtiyaca dönüştü. Toplumun idamesini sağlamak için evlilik ve evliliği kimin yapacağı sıkı kontrol altına alındı. Ailede en büyük kardeşin evlenirken diğerlerinin sıra beklemesi; Hint ve eski Ingiltere'de klasiklere konu olmuş sadece zengin zümrenin evlenirken alt ekonomik sınıfların evlenmesine izin verilmemesi, kadınların manastıra yönlendirilmesi gibi örnekler doğum kontrolünün tıbbi yöntemlerle sağlandığı modern zamanlara gelinmeden önceki bazı nüfus planlama hamlelerine örnekler. Tecrübe ve modern tıbbın ortaya koyduğu yakın akraba evliliklerinde görülen genetik bozuklukların ortaya çıkma riski de yine cinsel aktivitede etki eden bir etmen. Tabi toplum kuralları ve ahlak da tüm bu gelişmelere paralel seyrediyor ve bireylerin cinsel hayatına da etki ediyor.