(hızlı koşmak, keskin görmek, iyi duymak, yavaş ve kamuflajlı olmak vs. ) mesela bakıyoruz bukalemun; yavaş ve kamuflajlı bir hayvan. Kendisinden daha hızlı bir hayvana besin oluyor. Bir döngü var. Niçin bukalemun daha hızlı ve kamuflajlı olmayı seçmemiş evrimleşirken? Eğer evrimleşme sürecini kendisi belirlemiyorsa niçin evrim süreci bu hayvana hem hız ve kamuflaj bahşetmemiş?
Evrim, bir özellik bahşetmez ya da hiç kimse "hop ben kanat çıkartayım, şöyle olayım böyle olayım." diye bir istekle evrimleşmez.
1) Öncelikle çeşitlilik mekanizmaları denilen mekanizmalarla (Mutasyonlar, Crossing over vs) geniş bir çeşitlilik oluşuyor popülasyonda. (Çeşitlilik mekanizmalarının da bilmiyor, önce onları açıklayalım: Mutasyonlar veya crosing over da bilebilen, görebilen bir varlık değil. Dış çevreden gelen, rastlantısal radyoaktif dalgalar veya belirli molekülleri belirli formasyonlara zorlayan mutajen kimyasallar gibi nedenlerden dolayı genetik materyalde değişim oluyor. Crossing over da bilen bir şey değil. Genlerin yapısı da, son derece sıradan biyokimyasal moleküller olduğu için ve herhangi bir bilince sahip olmadıkları için, bölünme sırasında yanyana geldiklerinde ve birbirlerine değdiklerinde hangi kromozoma ait olduklarının "farkında olamayacakları" için, bir kromozomdan diğerine geçebilirler.) Konumuza devam edelim.
Çeşitlilik mekanizmaları ile çeşitlilik oluşur. Örneğin büyük gaga, geniş gaga, küçük gaga, dar gaga. Doğal seçilim kısaca daha uyumlu veya avantajlı olanın hayatta kalması ve genlerini gelecek nesillere aktarabilmesidir. Çevre şartlarında küçük gagalı olanlar daha rahat yiyebiliyor diyelim. Bu yüzden küçük gagalılar daha kolay hayatta kalıp daha kolay ürüyor. Kendilerini avantajlı kılan genleri gelecek nesillere daha çok aktarıyor. Uyumlu olanlar daha çok üreyip diğerleri elenince ispinoz popülasyonunda nesiller geçtikçe küçük gaga geninin frekansı artar. Yani evrim yaşanır.
2) Peki neden hem küçük gaga hem de hızlı uçma özelliği evrimleşmedi. Burada da evrimin başka bir konusu olan trade-off'a geliyoruz.
Her canlı türü kendi evrimsel süreci, genetik altyapısı ve kendi çevresel baskıları ve bu çevresel baskıların bu baskıların zamansal sırası çerçevesinde evrimleşir. Dolayısı ile evrimsel süreci etkileyen çok faktör vardır. Her evrimsel dalda bambaşka kombinasyonlar, başka canlılarda hiç var olmayan çevresel baskılarla birlikte etki etmiştir ve o canlıları ayırt edici özellikler evrimleşmiştir. Her tür, kendi evrimsel geçmişi çerçevesinde incelenmeli.
Yani bu bilinçli bir süreç olmadığı için "Biraz da bundan koy." gibi bir durum söz konusu değil. Evet hem uçsak, hem de hızlı olsak hem de çok iyi gizlensek iyi olabilirdi ama bütün bu değişimler için gereken genetik çeşitliliğe sahip miyiz, hayır. Gerekli çevresel baskı var mı? Yok. Bu kadar büyük bir değişim için çeşitlilik yok, olsa bile gereksiz enerji harcadıkları için elenirlerdi.
Evrimin temel dinamiklerini yanlış anlamışsınız. Evrim üzerine birkaç kaynak ya da makale okursanız sorularınıza peşinen cevap bulacaksınız, bu ve benzeri sorular aklınıza bile gelmeyecek.
1- Evrim, bilinçli bir süreç değil. Değişen çevre şartlarına uyum sağlayan vasıfları içeren bireylerin hayatta kalması nedeni ile türlerin nesiller boyu yaşadığı bir değişim.
2- Bir canlı, bir vasfı ile hayatta kalmayı başarıyorsa, onu hayatta tutacak bambaşka bir vasfa ihtiyaç duymaz. Aslan ormanın en güçlüsü ise ve bu vasıfları onu hayatta tutuyorsa aslan evrimsel olarak yeni vasıflar kazanmaz. Gerek yok çünkü. Yani güçlü ise bir de hızlı olmaz. Bukalemun kamufle olmakta çok güçlü. Hem de hızlı olmasına gerek yok. Eğer bu vasfı yetmez ise başka açılardan evrim geçirebilir.
3- Evrim üzerine yapılan sohbetlerde "tesadüf" kelimesi dile getirildikçe ve konuya dahil edildikçe evrimin ne olduğu asla ve asla anlaşılamayacak. Evrimde tesadüf diye bir şey yok, bıktık usandık artık bunu anlatmaktan, dile getirmekten. :) Yok arkadaşlar, tesadüf falan yok! Ve... Hiç bir evrim uzmanının bu kelimeyi telaffuz ettiğini görmezsiniz. Evrimde tesadüf diye bir şey yok. Bunu size kısaca şöyle açıklayabilirim: 1 milyon yıl sonra dünyada nasıl çevresel şartların var olacağını biliyor muyuz? Hayır. Bilemeyiz. Kimse bilemez. Evrim de değişen çevre şartlarına uyum sağlayan canlıların hayatta kalması ise ve çevre şartlarının nasıl değişeceğini de bilmiyor isek mecburen diyoruz ki "çevre şartları nasıl biçimlenirse evrim ona göre biçimlenir" Birileri de kalkıp buna "tesadüf yani?" diyor. Bu, tesadüf demek değil. Eğer 1 milyon yıl sonra dünyada, atıyorum güneşlenme artarsa, yer yüzüne bugünkünden çok daha fazla güneş ışığı düşerse beyaz tenliler bundan çok daha fazla etkilenir, onlar için hayat, esmer tenlilere ve zencilere göre çok daha zor olur. BU nedenle de beyaz tenliler daha az ürer ve muhtemelen 10-50-100 nesil sonra insanların tümü zenci olur. (Irkçılık zaten son bulur haliyle ve Irk ayırımının saçma sapan bir şey olduğunu sadece bu örneğe bakarak görebiliriz, bu da ayrı konu) İşte dünyadaki güneşlenmenin artması bilgimiz ya da kontrolümüz dahilinde değil. Buna tesadüf deniyor. İnsanlar, bu değişin nedeni ile evrim geçirmiş, siyah tenli olmuş olur. Evrim bu işte. Ne oldu? İnsan çevre şartlarına uyum sağlamak "zorunda kalarak" değişti ve evrim geçirdi. "Güneşlenme arttı, dur ben tenimin rengini değiştireyim de hayatta kalayım" demedi. Bunu diyemez zaten. Evrim onlarca, yüzlerce, binlerce nesil ile ortaya çıkar.
Siz sevgili arkadaşım, en kısa zamanda Ernst Myer'in Evrim Nedir kitabını edinip okuyorsunuz, aklınızda hiç bir soru kalmıyor. Sonra önünüz açık. Keyifli okumalar, saygılar... :)