Cadı dediğimiz tipleme henüz sosyal bilimlerin, toplumsal farkındalığın, hukukun pek de gelişmediği ve kitlelerin, yobaz zihniyete sahip kişilerin baskı ve etkileri ile yönlendirildiği zamanlara ait bir imge.
Böyle bir dönemde hemen herkes, bu yobaz zihniyetin sınırlarını çizdiği alanların içerisinde kalmak ve yaşamak durumundaydı. Belirli bir iyi insan, iyi erkek, iyi kadın, aile, vatandaş kabulü var, elitler var halk var, saray var köy var, herkesin ve her şeyin sınırları belli ve bunları çizenler var.
İşte birileri bu sınırların belirlediği alanlara uyumlu yaşamıyorsa o kişiler bu yobaz zihniyete sahip herkesin gözüne batıyor. Hal tavır, kılık kıyafet, insan ilişkileri vs. her şey buna dahil. Ve devamında bu kişiler ayrıksı ve farklı iken o günün gelişmemiş hukukuna karşı da bir suç işlemiyorlarsa ya da suç işliyor da bu suç halk tarafından cezalandırılmak için yeterince büyük görülmüyorsa (ki hukuk sistemi zayıf olduğu için yargılamalar da kimseyi ikna edemiyorsa) bu kişiler bir şekilde toplumdan dışlanıyor, şeytanlaştırılıyor. Haklarında salak saçma ve genelde korkutucu, yadırgatıcı öyküler anlatılmaya başlanıyor. İçlerinde şeytan girdiği söyleniyor vs.
İşte cadı dediğimiz tipte biraz daha özel bir durum var. Geçmişte neredeyse tüm toplumlar zaten erkek egemen oldukları için çoğu erkek, toplum dışı ise kendini koruyabiliyor, dövüşüp savaşabiliyor, kaçıp gidebiliyor, yakalanır yargılanırsa ya da öldürülürse de erkektir, kesin hak etmiştir gibi bakılıyor. Kadın ise erkeğe göre suç işlemesi, toplumdan ayrıksı olması, kendi kafasına göre takılması daha az rastlanır bir şey olduğu için onun yargılanması ya da öldürülmesi için daha ağır bir suçlamaya maruz bırakılması gerekiyor. Ki bir kadın o günün ahlaki kurallarına uygun hareket etmez ise, evlenip çocuk yapmazsa, bir erkeğin himayesi altına girmezse zaten ayrıksı oluyor ve bir ölçü dışlanıyor ama bu bir suç değil neticede. Bu sebeple bir kadını yargılayamıyorsunuz. Yani kadının ayrıksı olması daha kolay ama yargılanması daha zor. Ama öyle bir kadının varlığından da rahatsızsınız, ne yapacaksınız? Onun geceleri türlü çeşit büyüler yaptığını, yarasa kanı içtiğini, toplumun tertemiz, ahlaklı, pırıl pırıl bireyleri zehirlemeye ve kendisi gibi iğrenç bir yaratığa dönüştürmeye çalıştığını falan söylüyorsunuz. Zaten biraz farklı bir tip olduğu için de bu saçmalıklara insanlar inanıyor.
İşte yeterince insan bir kadının ayrıksı olduğunu bilirse ve onun hakkında yayılan dedikodulara inanırsa, o kadının içine şeytan girdiğini söyleyip onu halk mahkemesine yargılayıp ölüm cezasına çarptırırsanız halk bundan pek de rahatsız olmuyor. Zaten cadıydı o... Öldürün...
Cadılık dediğimiz mesele kabaca bundan ibaret. Ayrıksı kadınların şeytanlaştırılıp haklarında doğaüstü öyküler anlatılması. Hatta belki de kimi kadınların bile, haklarında anlatılanlara inanması ve gerçekten farklılaşmaları. Büyüler, tılsımlar, şeytani güçler vs. hepsi tamamen saçmalık elbette. Mesele topluma uyum. Uyumsuz iseniz dışlanırsınız.
Geçmişte dedik... Bugün durum ne kadar farklı acaba?
Düşünmemiz gereken budu belki de.