Doğada hiç bir canlı o özelliğe ihtiyacı olduğunu bilip o yönde evrimleşmez. Yani bir bitki: "Aha! Canlılar yapraklarımı koparıyor! Hemen yapraklarımı dikenlere evrimleştirmeliyim!" söylemez, söyleyemez. Popülasyon içinde zaten var olan çeşitliliğin doğal seçilim yolu ile şekillenmesinden evrimleşir bu özellikler. Yani daha anlaşılır olması için söyle anlatayayım: 100 tane bireyden oluşan bir bitki popülasyonu düşünün, bu popülasyonun içinde muazzam bir çeşitlilik olduğunu varsayın, yani hem büyük yapraklı bitkiler, hem küçük yapraklı, yumuşak yapraklı ve sert yapraklı bitkiler. Ve farz edelim ki, o bitki popülasyonun olduğu bölgede o bitkilerin yaprakları ile beslenen canlılar var. Her kesin de düşüneceği gibi canlılar ilk önce en büyük ve en yumuşak yapraklı olanları seçecek değil mi? Buna seçilim baskısı diyoruz. Ve bu seçilim baskısı yüzünden yumuşak ve büyük yapraklı bitkilerin hepsi elenir, çünkü durmadan yenirler ve neticede hayatlarını sürdüremezler, tozlanma dönemi geldiğinde de geriye sadece küçük yapraklı ve sert yapraklılar kalır, yani bu bireyler seçilirler. Bu, doğal seçilimdir. Ve bu bireyler çiftleştiğinde bazen aynı özellikleri paylaşan hibritler de ortaya çıka bilir, mesela: hem sert, hem de küçük yapraklı bitkiler. Eğer demin bahsettiğimiz seçilim baskısı olduğu gibi devam ederse, popülasyondakı bitkilerin yaprakları giderek küçülür ve sertleşir, küçülür ve sertleşir, neticede de dikene evrilir. Tabi kaktüs gibi kuraklıkta yaşayan bitkilerin yapraklarının dikene dönüşmesinin sebebi tam olarak bu değil, asıl sebebi su buharlaştırmayı minimuma indirmek ki, zaten suyun az bulunduğu bir ortamda zar-zor bulduğu suyu israf etmesin.