Görelilik teorisi gözlemciye referans alan bir teoridir. Hatta bu bilinçli gözlemcinin bilincini referans alır. Çünkü ışık hızını sorgulamak sadece bilinçli gözlemciye has bir durumdur. Neden bilinçli gözlemci evrenin merkezindedir bunu da anlayabiliyoruz. Gözlemcinin bilinci için kendisi dışında herşey hareket halindedir ancak bilinci hareket etmiyordur. Bu nedenle harekete anlam yükleme sebebiniz de dış dünyadan kaynaklanır. Örneğin giden bir arabanın camından bakarak hareket ettiğinizi dolaylı şekilde anlayabilirsiniz. Dolayısıyla bilincinizin kendisi için aslında hareket yoktur hareket etmişlik yanılgısı vardır. Gerçekte Bilinç deneyiminiz hep sabit ve durmaktadır. Uzay içinde konum değiştirmeniz de bu durumu değiştirmez. Çünkü konum değişikliğiniz dış dünyadaki değişime dayanır. Ancak bilinçinizin kendi deneyimi olarak arabanın içindeki durum gibi kendisi hiç hareket etmemiş bir durumdadır. Işık hızı için verdiğiniz örnek kurguları için de aynı durum geçerlidir. Dikkat ederseniz sorunuzda 'görmek' diyerek işin içine bilinci eklediniz. Bütün görelilik örneklemelerinin kurgusu teori zaten bilinçli gözlemciye referans aldığından bu gibi insanı kurgulara dayanır.
Sorunuza cevaba dönersek ışık hızında giden bir aracın içinde olsaydınız kendinizin hareket etmediğine dair bilinçsel deneyiminiz nedeniyle siz duruyor ve herşey size doğru ışık hızında hareket ediyor algısı/deneyimi oluşurdu tıpkı arabanın içindeki durum gibi. Arabada arabanın hareket ettiğiniz ön bilgisine sahip olmasanız araba sabit duruyorken yol ve diğer herşey arabaya doğru akıyor algısının bilinçsel deneyim olarak oluşması gibi. Neden bilinç deneyimi mutlak durma halinde umarım anlatabilmişimdir. Daha önceki cevaplarımda (konunun olagan üstünlüğüne rağmen yeterli ilgiyi çekmese de :)) aynı nedenlerle bilinç deneyiminin kendisi için (burada belirttiğimiz hareket kavramının olmaması gibi) zaman kavramının neden olmadığını açıklamıştım.