Canlılığın başlangıcı Abiyogenez Teorisi ile açıklanır ama önce şu evrim ile ilgili ve bu konuya da benzer olan bir konuyu anlamanız için bu cevaba bakabilirsiniz. Bu şekilde evrimsel ağacımızı LUCA olarak bilinen dünyadaki bütün canlıların ortak atasına kadar takip edebiliyoruz. LUCA, ilk canlı değildi, bütün canlıların ortak atasıydı. Cansızlıktan canlılığa geçiş de süreç olduğu için ilk canlı bu diyebileceğimiz ilk bir şey de yok. Eğer ilk hücrelerin oluştuğu anları hızlı çekimde gözleseydik, tam olarak "Hah, şimdi yaşam oluştu." diyebileceğimiz bir nokta olmazdı. Karmakarışık kimyasal tepkimelerden, belirli bölgelerde lokalize olan kimyasal tepkime öbekleri görürdük. Bu konuyla da ilgili şu cevaba bakabilirsiniz.
Bilimsel olarak hiçbir şey, esasında, ne "canlı"dır, ne de "cansız"dır. İnsanoğlu, etrafına bakıp varlıkları sınıflandırmak istemiş ve belli başlı özellikler taşıdığı için bazı varlıklara "canlı" demiş, bu özellikleri taşımayan varlıklara ise "cansız" demiştir.
"Yaşam bir mucize değildir. Dünyamızda onun oluştuğu koşulların yinelendiği herhangi bir gezegende ve zamanda meydana gelmesi beklenebilecek doğal bir olaydır." - Harold Urey
Yani tıpkı evrim ile ilgili başta yönlendirdiğim cevaptaki durumu "kimyasal evrime" de uyarlayabiliriz. Burada sanki bizim özel olduğumuz gibi bir çıkarım yapabilirsiniz ama özel olmak zorunda değiliz. Evrenin istisnasız her yerinde de böyle bir sonuç olmaması, bunun bilinçli ve ayarlanmış değil, koşullara bağlı (circumstantial) ve doğal olduğunu göstermektedir. Yani başka bir yerde canlılık (ki canlılık tanımını çok sınırlı verilerle yapıyoruz bu yüzden sorun olabilir) oluşsaydı ya da başka çevresel şartlar ile başka canlılar oluşsaydı o da sanki kendisi özelmiş gibi hissedecekti ama özel değiliz.
Böyle böyle büyük patlamaya kadar götürürüz ama büyük patlamanın da sonsuz maddesel formun bir parçası olduğu yorumu yapılabileceğinden bu da "Kesinlikle Tanrısal yaratıcının olduğunu" göstermez.