Merhaba.Çok hoş bir soru.Bir zamanlar kutsaliyet atfettiğim olaylar vardı.Gün geldi çattı ve neden bunların kutsal olduğunu sordum kendime.Aşk benim kutsalım mıydı? Evet.Aşk'ın yapısını kavramaya çalıştım,bir baktım ki altında hayvani üreme güdüm yatıyor.Anlatamayacağım kendi kişisel durumların sayesinde herhangi bir sürünün aidiyetinin(buna milliyetçilik vs diyorlar galiba) dünyayı anlamlandırmada büyük bir engel teşkil ettiğini farkettim.Sonra Le Bon'u okudum.Sürünün bir üyesi olunca kişinin çıkarları değil, toplumun çıkarlarının esas olduğunu ve toplumun, çıkarları için kişiyi yok sayabildiğini (avam tabirle harcayabildiğini) gördüm.Ayrıca sürü haline gelince eski avcı/toplayıcı alışkanlıklarımıza döndüğümüzü farkettim.Dolayısıyla bu da çöpe gitti.Sonra kendi kendime "Galiba doğru ve ahlaklı davranışlar önemli" deyip biraz böyle takıldım.Sonra "Ahlaklı olaylar yoktur,olayların ahlaki yorumu vardır" sözü ile bunu da çöpe attım.Son birkaç senedir kendi yarattığım vizyonuma kutsaliyet serfliği verdim.Kendi yarattığım bir şey olunca o artık kutsaliyet ya da erdemli bir şey olmuyor,sıradan bir özellik kazanıyor.Burada zannediyorum ana trick kutsal denilen şeyin, dayatmadan çok başka bir şey olması.Dilediğimiz zaman "Defol'u" basabilmeliyiz.