Evet, oy pusulasındaki sıralamanın özellikle de kararsızların oy tercihi üzerinde bir miktar etkisi olabilir (ki çoğu durumda seçim sonucunu belirleyenler o küçük kararsız kitle oluyor). Ancak bu etkinin büyüklüğü ve geçerliliği tam olarak belirlenebilmiş değil.
Bu gibi konularda Türkiye'de pek bir çalışma olmadığı için, MIT'nin Election Lab'inin ABD'deki seçimler için yaptığı bir araştırmalar derlemesini aşağıda paylaşacağım.[1] Bu bilgilerin hepsi olmasa da bir kısmı Türkiye'de de geçerli.
Arka Plan Bilgisi
Çok çeşitli eyalet ve yerel yasalar, adayların oy pusulasında seçmenlere sunulma sırasını düzenlemektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nin neresinde oy kullandıklarına bağlı olarak seçmenlerin oy pusulalarında gördükleri ilk adaylar; şunlardan biri olabilmektedir:[1]
- hâlihazırda görevde olan adaylar,
- iki büyük siyasi partinin temsilcileri,
- bir önceki seçimde valilik için en büyük oy oranını kazanan partinin temsilcileri,
- adaylık için evraklarını ilk dosyalayanlar,
- alfabenin başında isimleri olan adaylar,
- rastgele bir dağılım.
Adayların oy pusulasında sıralanmasına yönelik bu yaklaşımlar seçim sonuçlarını etkileyebilir ve bazı tartışmalara konu olmuştur. Hem araştırmacılar hem de politika yapıcılar için önemli olan soru, oy pusulasında daha önce yer almanın bir adayın seçim kazanma şansını artırıp artırmadığıdır. İlk sıradaki adaylara seçim avantajı sağlamaktan kaçınmak için bazı eyaletler rastgele oy pusulası sıralaması kullanmaktadır.
Oy pusulası sıralamasının etkileri üzerine yapılan akademik araştırmalar, çoğunlukla bu konuda sağduyuya dayalı inançları doğrulamıştır: İlk sırada yer almak, bir adayın seçimde iyi performans gösterme şansını arttırıyor gibi gözükmektedir ve ilk sırada genellikle hâlihazırda yönetimde olan kişi veya partiler yer almaktadır. Ancak bu araştırma, oy pusulası sırası etkilerinin muhtemelen seçim türleri ve aday türleri arasında eşit derecede güçlü olmadığını da göstermiştir. Ayrıca, eğer varsa, oy pusulası sırası etkilerine yol açan bilişsel mekanizma belirsizdir.
Kaliforniya Örneği
1975 yılında Kaliforniya, görevdeki adayları oy pusulasında ilk sırada listelemek yerine adayları rastgele bir sıraya göre listelemeye başlamıştır. Bu yaklaşıma göre, adaylar alfabetik sıraya göre listelenir, ancak geleneksel alfabeyi kullanmak yerine, eyalet yetkilileri adayları 26 harfin rastgele sırayla çekilmesiyle oluşturulan bir alfabeye göre listeler (Cal. Elec. Code § 13112(a) (2003)). Kaliforniya yüksek mahkemesi Gould v. Grubb davasında bu değişikliğin gerekçesini özetlemiştir:
Oy pusulasında üst sıralarda yer almanın bir adaya önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Mahkeme, Kaliforniya'da görevde olmayan adayların yarıştığı 10 bölgeyi inceleyen ve her adayın oy oranının yaklaşık %5'inin oy pusulasındaki konumlarına atfedilebileceği sonucuna varan James W. Scott'un çalışmasına atıfta bulunmaktadır. Mahkeme, eyalet çapında yapılacak seçimlerde her adaya oy pusulasında ilk sırada yer alma konusunda eşit şans tanıyan bir sürecin benimsenmesini zorunlu kılmıştır.
Günümüzde pek çok eyalet oy pusulasında adayları rastgele sıralamaktadır, ancak hangi eyaletlerin oy pusulası isimlerini rastgele sıraladığına ve rastgele sıralamanın nasıl uygulandığına dair kapsamlı bir liste bulunmamaktadır.
Pusula Sıralaması Konusundaki Akademik Çalışmalar
On yıllardır araştırmacılar, seçmenlerin oy pusulasında adayları görme sırasının seçim sonuçları üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığını incelemişlerdir. Bazı araştırmacılar oy pusulasında ilk sırada yer almanın seçim avantajına dönüştüğünü bulurken, diğerleri bir adayın oy pusulasındaki yeri ile nihai seçim sonuçları arasında bir ilişki olduğuna dair çok az kanıt bulmuş veya hiç kanıt bulamamıştır.
Çeşitli ABD seçimlerini inceleyen bir dizi çalışma, oy pusulası sırası etkilerine dair kanıtlar sunmuştur. Aşağıda bu araştırmalardan bir örnek yer almaktadır.
- Joanne E. Miller ve Jon Krosnick, Ohio'da 1992 ve 2000 seçimlerinde Meclis ve Senato adaylarının önemli oy pusulası sırası etkilerinden faydalandığını tespit etmiştir.[3]
- Krosnick, Miller ve Michael Tichy, 2003 yılında 2000 başkanlık seçimlerinde oy pusulasında ilk sırada yer almanın George W. Bush'un oy oranını son sırada yer almaya kıyasla neredeyse 10 puan artırdığını bulmuştur.[4]
- Jonathan Koppell ve Jennifer Steen, adayların oy pusulasındaki sırasının bölgeye göre değiştiği New York'taki 1998 Demokrat ön seçimlerini incelemişlerdir.[5] Seçim bölgelerinin neredeyse %90'ında adayların oy pusulasında ilk sırada yer almaları halinde, diğer herhangi bir sırada yer almalarına kıyasla daha fazla oy aldıklarını tespit etmişlerdir. İlk sırada yer alan adayların oy oranlarında bir artış olduğu durumların neredeyse %10'unda, bu artış kazananın zafer marjından daha büyük olmuştur.
- Marc Meredith ve Yuval Salant, Kaliforniya'daki belediye meclisi ve okul yönetim kurulu üyelikleri için yapılan seçimleri inceleyerek, ilk sırada yer alan adayların, oy pusulasında daha sonra yer almaları halinde kazanmaları beklenenden yüzde dört ila beş arasında daha fazla kazandıklarını tespit etmiştir.[6] Bu etki ofisler arasında tutarlı bir şekilde ortaya çıkmış ve seçimlerin eyalet çapındaki seçimlerle aynı zamana denk gelip gelmediğinden bağımsız olarak kendini göstermiştir.
Ancak bazı akademisyenler, bu çalışmaların sonuçlarının, oy pusulasında ilk sırada yer almanın her zaman adil olmayan bir seçim avantajı sağladığının kanıtı olarak yorumlanmasına karşı uyarıda bulunmaktadır. Bazıları, oy pusulası sırası etkilerine ilişkin çalışmaların büyük çoğunluğunun birinci olmanın etkisine odaklandığına ve diğer oy pusulası pozisyonlarının etkilerini göz ardı ettiğine dikkat çekmiştir. Bu durum, ilk sırada yer almak ile son sırada yer almak arasındaki fark büyük olsa da, ilk sırada yer almak ile ikinci sırada yer almak arasındaki farkın nispeten küçük olabileceği ihtimalini açık bırakmaktadır.
Örneğin, R. Michael Alvarez, Betsy Sinclair ve Richard L. Hasen, 1998 Kaliforniya Genel Seçimleri üzerine yaptıkları çalışmada, bazı adayların oy pusulasında ilk sırada yer alarak oy kaybettiklerini ve oy pusulasının en altında yer alan adayların ilk sırada yer alan adaylar kadar sık ek oy kazandıklarını tespit etmişlerdir.[7]
Ho ve Imai, Kaliforniya eyalet seçimleri üzerine yaptıkları çalışmada, genel seçimlerde oy pusulası sırasının yalnızca küçük partilerin adaylarını etkilediğini bildirmiştir.[8] Büyük partilerin adayları etkilenmemiş görünmektedir. Bununla birlikte, ön seçimler için elde ettikleri sonuçlar, özellikle küçük parti adayları ve partizan olmayan yarışlarda yarışan adaylar için önemli oy pusulası sırası etkilerinin var olduğunu göstermektedir.
Oy pusulası sırası etkileri üzerine yapılan akademik araştırmaların bir diğer önemli damarı, seçmenlerin neden oy pusulasında ilk sırada yer alan adayları daha sonra yer alan adaylara tercih edebileceklerine odaklanmaktadır. Yarım yüzyıldan daha eskiye dayanan araştırmalar, örneğin, çoktan seçmeli sınavlara giren öğrencilerin listedeki seçeneklerden ilk birkaçı arasından tahmin yapma eğiliminde olduklarını göstermiştir.
Siyaset bağlamında, akademisyenler belirli bir yarıştaki adaylar hakkında çok az bilgisi olan ya da hiç bilgisi olmayan seçmenlerin hafızalarında kendilerini belirli bir adaya oy vermeye zorlayabilecek herhangi bir şey aradıklarını öne sürmüşlerdir. Seçmenler listenin en üstünden başlar ve bunu sırayla adaylar için tekrarlar, ancak çok sayıda aday için bu işlemi tekrarlamaktan yorulma eğilimindedirler. Sonuç olarak, listenin başında yer alan adaylar, seçmenlerin oy vermek için en çok neden buldukları adaylar olma eğilimindedir. Bir başka açıklamaya göre, hata yapmanın maliyeti düşükse, seçmenler listedeki ilk seçenekle yetinirler çünkü bunu yapmamak için net bir neden düşünemezler.
Bu mekanizmaları test etmek son derece zordur ve bazı akademisyenler, seçmenlerin seçmemek için bir neden bulamadıkları ilk adayı seçtikleri şeklindeki açıklamanın, uygulamada gördüğümüz oy pusulası sırası etkilerini açıklamak için yeterli olmadığını öne sürmüşlerdir.
Kaynaklar
- MIT Election Lab. Ballot Order Effects. Alındığı Tarih: 30 Ocak 2024. Alındığı Yer: MIT | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Ho, et al. (2004). The Impact Of Partisan Electoral Regulation: Ballot Effects From The California Alphabet Lottery, 1978-2002. Elsevier BV. doi: 10.2139/ssrn.496863. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. MILLER, et al. (1998). The Impact Of Candidate Name Order On Election Outcomes. Public Opinion Quarterly, sf: 291-330. doi: 10.1086/297848. | Arşiv Bağlantısı
- J. M. Miller, et al. (2004). An Unrecognized Need For Ballot Reform: Effects Of Candidate Name Order: The Politics And Prospects Of American Election Re. Rethinking the Vote: The Politics and Prospects of American Election Re. | Arşiv Bağlantısı
- J. G. Koppell, et al. (2004). The Effects Of Ballot Position On Election Outcomes. University of Chicago Press, sf: 267-281. doi: 10.1046/j.1468-2508.2004.00151.x. | Arşiv Bağlantısı
- M. Meredith, et al. (2013). On The Causes And Consequences Of Ballot Order Effects. Political Behavior, sf: 175-197. doi: 10.1007/s11109-011-9189-2. | Arşiv Bağlantısı
- P. R. M. Alvarez, et al. (2006). How Much Is Enough? The "Ballot Order Effect" And The Use Of Social Science Research In Election Law Disputes. Mary Ann Liebert Inc, sf: 40-56. doi: 10.1089/elj.2006.5.40. | Arşiv Bağlantısı
- D. E. Ho, et al. (2008). Estimating Causal Effects Of Ballot Order From A Randomized Natural Experiment: The California Alphabet Lottery, 1978–2002. Public Opinion Quarterly, sf: 216-240. doi: 10.1093/poq/nfn018. | Arşiv Bağlantısı